aşk upuzun bir ölüyü gezdiriyordur dışarda akşam mı değil mi ne önemi var sabrın o kızıl müziği öter üstünde doğanın alnına bastırılacak bir parmak-uçluk is için anlarsın nasıl öyle özenle tutturulmuştur yokluğa ay akşamdır bazen ve ayakları suda küçük bir kız duyularından artık vazgeçiyordur adamsız bir damar bulmuştur bir ara yolda sevmiş emzirmeye durmuş ve sanki iyileşmiştir o sıra yaşamaktan dönüş sonralarında hep aynı yokluğa bakan adam düşünedursun bakalım dünyadan akılda son kalan bu yuvarlak mı (dönüş sonralarında her yerde birden oluşum içimde bir çıt sesiyle üstümde bir git) yürümek vardıkça taşlaşıyor kalıbıma bilmiyorum bugünlerde kimin düşünde ölmüşüm Erdoğan Kul
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"