Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mizah etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hafta sonunu kiminle geçirmek istersiniz?

Bekri Musrafa Hayatı ve Fıkraları

1593-1634 Sultanahmet'te doğup yaşayan Bekri Mustafa iyi hafızdı. Sarhoşluğun örneği ve Sarhoşların Şahı olarak tanınmıştır. Adı nice yüzyıllardır dillere destan olmuş hikayeleri kuşaklar boyunca dillerde dolaşmıştır.Yorgancı Esnafından Ahmet Ağa'nın oğlu olan ve gece gündüz içtiği için Bekri namıyla ün yapan Mustafa, 1593 yılında Kadırga'nın Cinci Meydanı ile Küçük Ayasofya Camii arasındaki bir evde dünyaya gelmiştir. Babasının hali vakti yerinde olduğu için çocukluğu refah içinde geçmiş, Beş yaşında iken Küçük Ayasofya Camii yanındaki Mahalle Mektebine eğitime başlamış, Burada hıfz ederek Hafız olmuş sonrada Beyazıd Medresesine devam etmiştir. Sabahları Medreseye giderken akşamları da babasının dükkanında yorgancılık işini yüklenmişti. Kumkapıda Agop'un Meyhanesinin başlıca müdavimleri arasına karıştı. Çok geçmeden medreseyi de dükkanıda bir tarafa bırakan Mustafa Ağa bütün ömrünü gece gündüz bu meyhanede içki içmekle geçirmeye başladığından Bekri namıyla anılmaya b...

en güzeli ne biliyor musun polis koydu dediğimiz paraları bavulla geri aldık

- Peki 17-25 aralık operasyonunu nasıl atlattınız? - Onu hiç sorma. Tam seçim öncesi mitinglere başlarken, herkes bizi alkışlıyor ama alttan götürmüşüz. Çok pis yakalandık. Şok olduk. Ayakkabı kutuları, saatler, kasalar. Baktık çıkış yok "Paralel devlet bize kumpas kurdu" dedik. Paralel.  Paraları, kasaları polis koydu dedik. Paralel. Bizim çocukları tahliye ettirdik, bizimkileri tutuklayan polisleri içeri attık. En güzeli ne biliyor musun? Polis koydu dediğimiz paraları bavulla geri aldık. Bavul diyorum bavul. Herşey de milyonların gözü önünde oluyor. Paralel.. bizimkilerden biri takmış koluna 240 bin EURO'luk saati bir de mecliste kalmış saati kendim aldım diyor... fatura ... fatura diye peçeteyi gösterdik. Ama artık akıllanmıştık. Seçimi de kazandıktan sonra durmadık...bin odalı sarayı diktik. . 1000 odalı, aylık elektrik faturası bi milyon. Havuz medyası ve troller olduktan sonra kim takar.  Paralel.. bu arada bir de iki seçim yapıldı, her şeye rağmen ikisini de ...

Sanayi Devriminin Toplumun Psikodinamiğine Etkileri Üzerine Notlar

"Sıradan bir sabahtı. Uyandım, çayın altını yaktım, su kaynarken kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Peyniri, zeytini ve çay bardağını tek tek masaya koydum. Tam o anda evde ekmek olmadığının farkına varıp, bakkala gitmek için eşofmanımı giydim. Anahtarı ve buzdolabının üzerindeki bozuk paraları cebime koyup kapı dışına çıktım. Ayağıma teee on altı yaşındayken annemin 'Oğlum büyüme çağındasın seneye de giyersin' diyerek aldığı 45 numara terlikleri geçirerek bayırın aşağısındaki bakkala doğru gitmeye başladım. Bayırdan inerken ayağımdaki terlikler büyük olduğu için parmaklarım asfalta değiyor, asfalt da sıcak olduğundan parmak uçlarım yanıyordu. Ben de reflekssel olarak dizlerimi daha fazla kıvırıyordum. Buraya kadar her şey normal gibiydi, fakat gelin görün ki annem ileri görüşlüydü, annem kurnazdı... Eşofmanı da büyük almıştı. Eşofmanın cebi derin olduğu için dizim cebimdeki para ile anahtara çarpıyor ve 'çüküde çüküde' diye sesler çıkararak bakkala doğru se...

Hastasınız Siz

Zannetsin iyi bir iş yaptı da mükafaat aldı

    Çamlıbel'li iki bacanak Ataköy'de bir yaz günü üç beş kişiyle birlikte kahvenin önünde oturmuş çay içerlerken iki gün önce yayladan gelirken yağan yağmurlar nedeniyle kayganlaşan yolda büyük bir tehlike geçiren arkadaşlarını dinliyorlar. Arabanın nasıl kaydığını, şoförün kapıyı açıp nasıl aşağıya atladığını, sonra arabanın yolun kenarındaki küçük bir kızılağaca nasıl takılıp kaldığını can kulağı ile dinlerken oradakilerden birinin beş ltı yaşlarındaki yaramaz çocuğu Çamlıbelli Ahmet'i rahatsız edip duruyor.     Çocuk iki de bir Ahmet'in şapkasını yere atıyor, Ahmet şapkasını yerden alıp silkeliyor tozlarını temizleyip başına koyuyor. Çocuk bir kez daha aynı işi yapıyor. Ahmet'in kulağına parmaklarıyla vuruyor, yetmemiş gibi ensesine bir de şaplak indiriyor. Oturanların hepsi olanları görüyor, sesleri çıkmıyor. Üstelik çocuğun babası da çocuğunu azarlamağı bırakınız, uyarmıyor bile.     Ahmet her ne kadar Ataköy eniştesi olsa da Çamlıbelli olduğu için ...

ne içirdiniz bana lan

- Dün geceyi unutalım, ikimiz de çok sarhoştuk... - Ne diyosun Sedat ? Dün gece düğünümüz vardı. Evlendik ya biz.. - Oha!... Ne içirdiniz bana lan!?.

Nasrettin Hoca Fıkraları

Buyurun Cenaze Namazına Huy çıkar can çıkmaz, derler; Hoca bu, çenesi durur mu? Bir gün nalbantta üç beş kişiyi bir arada bulunca, başlamış Aksak Timur hakkında atıp tutmaya. İçlerinden biri: - Hoca, demiş, maşallah adama söylemediğini bırakmadın! Hoca daha neler neler söyleyecekmiş ama içine mi doğdu nedir, işkilleneceği tutmuş. Renk vermeden adamın yüzüne bakarak: - Kardeşlik, demiş, memleket nere? - Maveraünnehir! - Ya mübarek adınız? - Emir Timur! Artık rengi mengi kalmayan Hoca: - Ey Müslümanlar, demiş, buyurun er kişi niyetine, cenaze namazına! Burnum Ensemden Belli Hoca’ya bir gün: - Burnunu göster, demişler. Hoca tutmuş, işaret parmağını ense çukuruna koyup: - İşte burnum, demiş. - Yapma Hocam, demişler, tam da zıddını gösterdin? - Biliyorum, demiş, Hoca. Bir şeyin zıddı bilinmezse kendisi hiç bilinip anlaşılmaz! Bulma Zevki Hoca bir gün eşeğini kaybetmiş. Önüne gelene soruyor kim bulursa, müjdelik olarak eşeği, bulana vereceğini söylüyormuş. Herkes...