Ben böyle Deniz görmedim Ay ışığı sana söyledim aykırı izlenimlerimi yosun ve tuz kokuları içinde kendini sığınaklara çekiyordu sular yüzünde bütün annelerin yansıması, kuğular derin şarkılar söylüyordu ince seher içinde. Ben böyle Aşk görmedim Sevgili buharlı trenler, anıları alıp götüren döndüğünde sonsuzluk kırlarından, kar ovalarından sanki Ararat'ı da taşıyordu kente bozuk bir çığlıkla süzülürken camlardan bir kadını en güzel o çığlık söylerdi keder içinde. Ben böyle Hüsran görmedim Anne ay ışığının gözlerine bakamaz olmuştum, kestane ağaçlarının buğusundan, anılardan enstantane: bir yalnızlık, bir saksofonun üflediği dram sonsuzluğun da annesiydin anne sen menekşelenmiş bir ağıt gibi dururdun canımın içinde. Ben böyle Hayat görmedim Ölüm hep böyle bekledim bir şiirin gelmesini, biraz daha hüzün bulaşığı olsun dört yanım ölümdü mektuplar yollayan, tenimi çözen de toprağa gül maskesiyle çizerken sesimi aşk ve deniz, ay ışığı ve hüsran: Ah! Her şey sa...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"