"O İran'ın Bob Dylan'ıdır, Müziği ise Acem-Blues'dur." (Newyork Times) Bir gün New York'ta davetli olduğum bir konserdeydim. Adını hatırlamıyorum ama Suriyeli başarılı bir sanatçının konseriydi. Bu çok üzücü bir hikaye. Bu tarz bir fikrin parçası olmaktan, birbirini kıran insanların bir parçası olmaktan nasıl nefret ettiğimi size anlatamam. Bu fikir beni üzüyor, kardeşini öldürdüğün birini sahnede izlemek... Bunu çok üzücü buluyorum. Bütün ülkeler bunun bir parçası. Bazısı masa altından silahlar, palalar satıyor. Sokaklarda ölü insanlar, kaçabilen dışarı kaçıyor. Bazı ülkeler de kurumlar kurup para toplamak istiyor. İşte hikayenin üzücü kısmı, o adamı oraya çağırma amaçları 'hadi gel festivalimizde çal, biz de senin için üzülelim' idi. Böyle bir sistem, bu bir oyun. İran'ı terk ettim, Amerika'da yaşıyorum ama Türkiye artık benim ikinci evim. Gerçekten benim ikinci evim olacak, çünkü burada yaşayacağım. İki, üç Türkçe kelime biliyorum ama...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"