Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pelin Onay etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

üşüyorum … sesimi ört

(bir solukta okumak istemiyorum seni, sayfalarını çevirme) uyku tutmadı, sen tut beni en son koynunda unuttum günaydın dilimi gözlerinde büyüdüm, yüreğim sende çocuk kaldı hadi kalk gidelim, bizi görüp yazacaklar, az kaldı en keyifli sabah kalvaltım! Sen, göğsünde yürüdüğüm balıkçı kasabası akşamdan kalsın öpüşlerin, yalpalasın dudaklarımda susuyorum, özlemin gelincik tarlası susatma gözüm tutmadı sensizliği, bir daha yollatma efkâr dağıttım, herkese biraz düştü dalgalara gözlerimle yazdım şiirimi, ıslandı ama yırtılmadı kalbim, içli şarkılar kuşağı. İçinden geçiyor parmaklarım karanlıkta mum gibi, sana yazıldıkça eriyor ateşli çingene dansım! Sen, uzağında kaldığım deniz ülkesi tutamayacağın sözler ver bana, ben tutarım nefes alsın yorgunluğun dağınık yatak akşamlarında biliyorum, gözlerin bir İstanbul hatırası kapatma ellerim tutmadı vedada, yaşlandım beni kendinde bağışla Pelin Onay -Nü Sızı-

Öpüldüğü Yerlerden Kanar Aşk

I. öpüldüğü yerlerden kanar aşk acı siyahtır oysa, kanar ve boyar gözleri gülüşlerimi tahliye et ey Panos ..! Cezasını çekmedim mi..? II. yüzüme kapattım telefonu, sesimi duymak istemiyorum zamanla kabulleniyor insan arızalı ümitleri, meşgule düşen beklemeleri kendimden kaçıyorum, beni saklayabilir misiniz..? içinden taşan bir kadının dalgaları ıslattı aynayı ayna..! Göstermiyor iç yıkımları ağrıyan kırgınlıklarımın test sonucu geldi oysa iyi huylu çıktı yüreğimdeki sevgi..kahrol ayrılık..! III. dikişleri kaynadı kesilen mavilerin suya düştü öpüşüm, düpedüz intihar bu dur! Ölme. Öpüş(me)lerim ağzımla kuş tutsam yaranamam artık aşk'a ben de alır kanatlarıyla lir çalarım hadi uyan içimdeki kadın, kır zincirlerini. Dört ikilik bu hüzün senin, söyle şarkını, dillen..sahnedesin sahne sensin ağlayacaksan, başlamayalım IV. firar etti özlem, geceler tutuştu hayatım uykuya daldı göğsümde, saçlarını okşadım kim serdi üzerime bu sessizliği..? Terlemek kötü ...

Bir hikayemiz var mı?

bir hikayemiz var mı? (bence var../ yoksa bu hasret neden tüter..? ..) imgelerin izdüşümünde dansa kaldır beni uyuklayan bedenimi uyandır yüreğimi uçuklatan satırlarına sarıldım hadi beni yeniden kandır hala çocuğum sevdalarda yalpalayarak yürürsem yüreğinde, ayağım takılıp da düştüğümde adını sayıklarsam, mimiklerim çıldırırsa seni görünce, beni bağışla her şeyin sebebi hasretindendir hangi geceydi, her gece miydi susuzluğum sarılmalara..? gökten üç elme düştüğünde, biri de bana değmiş miydi..? kaç yaşında fark ettim unuttum hatırladım kadın olduğumu..? hangi şarkı kesti göbek bağımı, bağladı beni hayata..? beni bu soruların cevaplarından tutar mısın..? gecenin bilmem kaçı aklımın kaçışı sorgu sual dinlemiyor saatler önce hangimizin yüreğinde yıldız kaydı..? tuttuğum dileklerde unuttum kayıplarımı kime baksam üzgün ağlamaklı yaralı haydi gel şu uzaklığın kopçasını tek bir hareketle çıkart üzerimden şehveti bir bıçak gibi sapladım bedenime göğüsler...

Yar Gidiyor

yâr gidiyor antik bir aşkın katıntıları kalıyor sular altında “yasu!” (2) diye bağırıyor bir balıkçı eyvallah çekiyor yan masadakiler bir kadın derinden “samyotisa’yı” (3) söylüyor, “sagapo me agapi” (4) diyor bütün meyhane başını önüne eğiyor kadın şarkı söylüyor kadın ağlıyor yâr gidiyor ertelenmiş ve söylenebilecek bütün sözler adına, derin bir sessizlik birikiyor yüzlerde şehvetli melodilerin titreyişi bedenlere dokunuyor sevişmek nasıl da özlem yüklü sevişmek nasıl da zor özlerken celladını bekleyen ama korkularına rağmen tahtını bırakamayan bir kral gibi, tedirgin bütün duygular kadın biliyor herkes susuyor yâr gidiyor Nikolas’ın sesi yıkıyor ortalığı, hala bırakamadığı rum şivesiyle “canlanin bre yavrularim../ sevdadir bu../..yine gelir..” kadın ve Niko göz göze geliyor Niko anlıyor kadın konuşamıyor yâr gidiyor masada kalan bir kaç meze ve yarım bardak tutarında nefes alan, bir kadeh rakı geceye kalkıyor dalgalar yüreklere vuruyor, yürekler ı...

Pelin Onay

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Pelin Onay kimdir? Çok zordur kişinin kendini anlatması, ki ben de pek sevmem ama sorunuzu yanıtsız bırakmamak adına şunu söyleyebilirim; okumayı, yazmayı seven, denizi görmeden nefes alması zor, müziksiz bir hayat hatadır diyen, şarkılarla yürüyen, balıkçı kasabalarında yaşadığını hisseden, içindeki çocukluğu sürekli dışarıya çıkartan biri işte Yazmaya ilk ne zaman başladınız ve ilk kitabınız olan Nü Sızı'yı çıkartma kararını nasıl aldınız? Çocukluğun platonik bir aşkı işte, bir şeyler yazmaya çalışıyordum ama şiir değildi. Şiir sanıyordum, şiir olsun istiyordum. Böyle böyle devam etti yazmalar. Şairleri okumaya başladım sonra, okudukça sevdiğim şairler olmaya başladı. Öğrenmeye, anlamaya, oluşturmaya başladım ve giderek daha çok sevdim yazmayı, kalemi tutmayı. Artık bir tutku yazmak, en azından benim için öyle. “Nü Sızı” ilk kalp ağrım, ilk bebeğim. Uzun zaman içinde birçok şiir birikmişti ve artık onları bir araya getirmek, bir k...

Aze Yüreğime Dokundu

(yüreğime değen dost yanını yüreğime yapıştırdığım kadına, Azime Akbaş'a ithafen. Dünyaya geldiğin gün kutlu olsun) 'ey hayat! Sen şavkı sularda bir dolunaysın aslında yokum ben bu oyunda ömrüm beni yok saysın' (Yılmaz Odabaşı) I. derinlerde saklı tutulmuş kayıp sevinçlerini getirdim sana söndüremediğin mumların kokusunda türküler derledim Aze! Gün batımı kızıllığında sevdaya susan kadın dağlardan inen soğuk sulardım dost yanında kaldım, sıcağında demlendim bir nefeslik sigaraysa gülüşlerimiz, içine çek, söndüğünde yakmaya geldim II. yanık mavi sarıldı yorgun turuncuya gebe kalan şiirlerin rahminden döküldü acılar kıvrandı gece, esnedi sızı, düştü veda Aze! Suskuların içinde ağıt yakan kadın dudaklarda eriyen öpüştüm çocuk yanına süzüldüm, uyudu sitemlerim bir notalık şarkıysa kavuşmalarımız haydi söyle,bittiğinde yeniden yazmaya geldim III. tesellisi olmuyor çalınan umutların kapı tokmaklarında unutulan merhabaları çıkardım sana Aze! Koy...

Acı

-mayıs rengi uçurtmam parmaklarımdan kaydığından beri böyle saçmalıyorum- alıp götürebilir mi vapur yürekte şahlanan acıyı? ya da martılar kapıp uçurabilir mi, kirpiklerde biriken çöl fırtınasını? susuyorum susuyor deniz çiçekleri düş kırıkları batıyor ayaklarıma, söyleniyor uzak bakışlı kırlangıç gözleri daha kaç kulaç atılabilir soğuk sularda? şarkı sustu sevda ateşli göz kamaştıran yürek artık delirdi dilde köpüren yemine saplandı misina ıslah olmaz coşkunun dibi delindi söyleyin neden kimse konuşmuyor? vapur diyorum alıp götürebilir mi gözlerde çivilenen kavuşmayı diyorum susuyorum susuyor kadehte rakı güz kırıkları batıyor gözlerime söyleniyor asi sözlere yapışan bakışları daha kaç şarkı söylenebilir sarhoş bir ağızla? gece sustu eller ateşli göz kamaştıran kahkaha artık delirdi sözde direnen aşka sığındı veda uslanmaz güvercinin kalbi yenildi -mayıs rengi uçurtmam çalındığından beri böyle saçmalıyorum- Pelin Onay -iyi geceler aşk-

Sen şimdi git../..ama sonra..

sen şimdi git ama arzularınla gel sonra unuttuğun sevilişler bende var, istediğin dokunmalar sen şimdi git ama çıplaklığınla gel sonra tenim mavi dudaklarına düşersem boyanırsın, şehvetim mavi gel kulaç at derinlerimde yorulursan tutarım şefkatim mavi unutmamı bekleme ama özlemleri kırıldığımı, duvarlara şişeler fırlattığımı güçlü değilim, insanım unutmamı bekleme vedaları bile bağışladığımı bu yüzden diridir kavuşmalarım sataşmalarım, karışmalarım sevişmelere bu yüzden asidir ellerim dokunurken tenine bana kız, bana bağır ama beni suçlama ellerim, sen doruklardayken bile düşer ellerine sen şimdi git ama tutkularınla gel sonra kaybettiğin hasret bende var düşlediğin kavuşmalar sen şimdi git ama kalbinle gel sonra Pelin Onay

Yalnız(ca) sitem

çığlığım boğazımı kesti, kana(ya) madım -de halindeyim acıların I. her şeye susuyorum artık susuzluğum dilimin ucu, kemiksiz ölümlerden ölüm beğendim, üzerime olmadı zor günler için sakladığım bir intihar vardı cebimde çıkarttım baktım, kurtlanmış sebebi var elbet bu gözyaşlarının anlamaya çalışmayın, anlayın bir ressamın tuvalinden düştüm hiçbir renk kurtaramadı beni beyazlar giymiş bir duygunun içinde, ismim sırdır artık - bir kaç ince sızım var, görüşlerinize hazırdır üstadım ne istediğini bilen sevdalarım olmadı hiç büyük kavuşmalarımda hep küçük özlemleri sevdim küçük sarılmaları küçük bekleyişleri büyüklerini sevecek kadar zaman verilmedi arzularıma haber saldım, gelmediler nerede unuttum ateşli bedenimin alfabesini..? hangi ketum dil yaladı geçti haykırışlarımı..? size bir sır vereceğim, galiba (d) üşüyorum II. vurgun zamanlarındayım Izmir’in yalnızlık ırzıma geçse doğuracağım! Doğuracağım özlemin canına kıyanların eşgalini hadi toprak ana...

Ezinç coşkular../..kül tutuştu

yorgun turuncu evine giderken ayağı takıldı ve düştü..kanadı dizleri..bu yüzdendir, gün batımı kızıllığının ağlayan rengi 1. yorgunsun çocuk sesindeki titreyiş ağır geliyor diline taşı(yamı) yorsun tut elimi büyüdüm ama unutmadım seni içimde öyle güzelsin ki, ağladığında tutuşuyor kirpiklerim 2. soyundu dudakları çatlayan sitemler çıplak bir inleyiş karanlığa uzandı üşüdü haykırışlar, kırıldı sabır teli şarkıya lütfen siz devam edim madam Maria delirmeye gidiyorum, birazdan dönerim 3. kıyıya vurdu tutulmayan sözler kimse üstüne alınmıyor mecalsiz bekleyişleri asiliğimde açan sevgileri biledim dibini gördüm yalnızlıkların erkeğim..! Gözlerim kapanıyor ellerin beni sana uyandırsın 4. adımı çağırıyor deniz kaplumbağaları bir masalın içinde sıkışmış olmalıyım bu kadarı fazla ama, sadece bir dilim ısırmıştım yoksa pamuk prenses miyim..? doktorun raporu: ölü özlemler bütün organları sarmış durumda acilen şeniz terapilere başlanmalı 5. deliren mavi...

Beni artık sevmeyin

(bir şarkıdan geçerken..masal perisi*) “..elini son defa yanağıma koy../..istemiyorsan giderim..giderim..” inandığım değerleri kaldırdım çeyiz sandığıma sakladım../..kenarlarını tığla ördüğüm umutlarımın arasına parmaklarımda naftalin kokusu alışamadım unutulmaya kaç yaşında sevdim ben bu yalnızlığı.? hangi yürek öncüsü oldu ezinç taşkınlıklarımın..? bana düşen artık susmaktır toplamından taşıyorum iç acılarımın defterimin arasında kurutulmuş anılar yüzlerinde palyaço gülüşleri kimbilir../..hangi sevdadan kalma “..serin bir sonbahar akşamında söz../..ismini unutur silerim..silerim..” isyan perdesini indirdi gece, suya yansıdı öksüzlüğüm şehrin kapılarını tutsun bütün yıldızlar, yoksa firar edip kaçacak hüznüm sevdiğim erkekler geliyor aklıma bir çocuk gibi usulca sokulup, bir nehir gibi akıp giden erkekler ama sen son vurgunum../...en çok vurulduğum veda mektubun hala cüzdanımda biraz yırtıldı ve buruştu ama tek kanıtı biten bir aşkın yoksa../..kimse...

Veda Yürüyüşü

gittiniz yıkıldı dilimin köprüsü, konuşamadım elimi tuttuğunuz gecede kaldı aklım sesinizden dökülen nağmeler, gözlerimden aktı şiir mi onarmıştı kırılan yüreklerimizi, yoksa aşka tutkulu iki günahkâr mıydık? gittiniz, içinden çıkamadığım bir sessizlik düştü payıma ıslandığımız yağmur dibini gördüğümüz kadeh kim bilir kaç intihar düştü yolumuza, yürümeye devam ettik siz mi yaşınızı almıştınız, yoksa yaşam dolu olan ben miydim? gittiniz, devrik bir sızı kıvrıldı dudağıma seviştiğimiz şarkılar doğum yaparken, yatağında nöbet tutardık çıplak kavuşmaların şimdiyse bilmiyorum kahkahanız mı ısıtırdı içimi, yoksa kollarınızda müjdelenen bahar mı? gittiniz, isimsiz bir şehir oldum haritanızda merhaba sevgilim hoşça kal yâlnızlık daha kaç gece sürer bu heyecan diye, düşünmeden sarıldım nerdesiniz, karanlıktan korktuğumu nasıl bilmezsiniz? ama gittiniz, ağır veda havası çaldı sokak ortasında Pelin Onay

Gitme karanfil../..inadına yaşıyor aşk ve ölüm

“ beyinsel sevişmelerin üretken kadını” diye fısıldıyor kulağıma bir dost doğru olabilir mi..? ..imgelerin altında kalmaktan korkuyorum.. insan, sevdiği şeylerden korkar mı..? beni şarkı söyleyebileceğim bir yere götürsün sevgilim, üşüyorum derin sessizliklerin acı çığlığı bu çocukluğumdan kalma özlemleri bekliyorum kuytu yalnızlıklarda insan, geçmişini bekler mi..? parmaklardan geçen saçlar gibi, yumuşak ve hızlı bir serüvendir aşk ne kadar kısaysa sunabildiklerin, o kadar çabuk tükenir tükettim serseri vedaları alnımda unutulmuş ve kurumuş öpüşler değme çil yavrusu göz yaşlarından beterdir, gözleri kanlı bırakan terk edişler insan, vedalarını kutsar mı..? yalnızlık bir barda unutulan sigara paketi gibidir fark edildiği yerde sahiplenilir ve hiçbir yalnızlık unutulduğu yerde bulunamaz insan, unuttuklarını arar mı..? arkasına bakmadan kaçan bir karanfil gördüm ölüm de kirlendi aşk gibi yararı olacaksa söyleyeyim, ellerim temizlik çabasından, yorgun....

Sevişmeler Korkak Değil... /... Düşler Yaralı

(sevişince sarılacak yaralar) selamıma düşerse aşk, ellerinden öperim mümkünse kavgasız zamanların, incelikli sabahlarında görüşelim zaten susmayacaktım sadece avutacaktım vedaları bir kadeh şarap içer misiniz..? Ardından, uyuturuz bütün sefil aldanışları tutkunun doruklarında bekliyorum müsaitseniz, beraber kandıralım isimsiz dokunuşları beni beklerken buldular kaçıp giden sevdaları iyi niyetime gelmiş, artık tutuklamıyorum duasız sürüklenen kayıpları utancımı bağışlayın, korkularımdan temizleyemedim fütursuz soyunmaları sakıncası yoksa yardımınızı isteyeceğim, o narin ellerinizle üzerimden çıkartır mısınız, işe yaramayan yılışık avuntuları..? gözlerimden öpmeyin, ayrılık getirir batıl bir inanç doğru ama, siz dudaklarınızı dudaklarımda gezdirin hayır, üşümüyorum dirileşen, biriken özlemlerimin teni ışıkları yakmayın ne olur, nefesiniz gözlerimin rehberi ..artık her şeyi öğrendiniz isterseniz şimdi beni, sev(mey)ebilirsiniz.... Pelin Onay

Anılar Öptü Dudaklarımı

(..çok zaman sonra belki de sen..) sesi soluğu kesilmiş bir aşkın ortasından yürüyoruz acılarımızı saramayacak kadar uzağız artık kirpiklerimizde beslenen düşler, yeni doğacak sevgililere miras düşünüyorum da, belki biz sevgiyi değil, hep ayrılığı büyüttük seninle çıplak bedenlerimizden akan özlemler yanılttı bizi yağmur yağarken anımsadığın ben değil, yalnızlığındı belki de ve ben yalnızlığını bile özledim desem, beni duyamayacak kadar sessizsin artık nakaratındayım anıların beni bu gece dehlizlere sürükleyen Timur Selçuk, babasının şarkılarını söylüyor öyle hüzünlü, öyle hasret, öyle tutkulu ben de senin şarkılarını söylüyorum is gibi, sus gibi, öyle vurgulu kaçırıp getireyim kendimi yanına bir an için desem, sana sarılamayacak kadar yorgunum artık dağınıklığını toparlarken odamın, elimde kaldı bir kitabın içinden düşen fotoğrafın göz göze geldik bir an, gözlerinde "seni seviyorum" bakışın kara çalılar ardına saklanan sinsi bir isyan kaşıdı yüreğ...

izmir..sen benim erkeğim gibisin

senin bir parçan değildim ama beni aldın yorgundum../..yorulmuştum, omzunu yasladın aradığım ama bulamadığım bir sevdaydın şehvetle değil../..şefkatle yaklaştın o günden beri ayrılamadım senden değil sadece senden../..her şeyinden izmir! ../..sen benim erkeğim gibisin ne olursa olsun beni koruyacak gibisin terkedilmişliğin loş ışıklı sahnelerinde isyan ettim aşk’a trajik komik ayrılıklar en çok alkışı aldı suskunluğuyla vuranlar görünmez katil oldu yaralarımı bir sen gördün bir sen sardın bir sen bastırdın izmir! ../..sen benim erkeğim gibisin ne olursa olsun bana sarılacak gibisin meteliksiz dolaştığım oldu sokaklarında elimde bira şişesi ayaklarımı denizine uzattığım oldu çok isyan ettim ağladım akıttım göz yaşlarımı sularına küfürler yağdırdım dili bozuk geçmişin, yalnızlığımın en karanlık yerlerinde karşıma çıkmasına senden çıkardım hıncımı seni terk etmekle tehdit ettim saçlarım uzundu../..kısaydı../..uzundu saçlarıma geçirip ellerini beni kendine çe...

Erkeğin Aradığı Kadın

erkeğin aradığı kadın olmak istedin uzattın saçlarını geceler boyu düşlerin uykularına sığmadı sabaha nöbetçi geceye isyankar oldun koynuna aldığın karanlık ısıtmadı kollarını aynadaki yüz sana mı aitti..? erkeğin aradığı kadın olmak istedin temizledin ihanetlerle kirlenmiş olan yüreğini sevişmek, sahnesi olmayan bir oyun, kırbaçsız bir sahipti yumuk ellerinde ellerini suskunluğunla yıkadın gözlerinin ıslaklığı yağmurdan mıydı..? erkeğin aradığı kadın olmak istedin biriktirdin özlemlerini ayrılıklara inat gezinirken rüyalarının sahilinde, kırık cam parçaları kesti ayaklarını sadece bedenden akmadı kan, yüreğin sızladı kilitledin dudaklarını iki yüzlü öpüşlere suskunluğun ümitsizliğinden miydi..? erkeğin aradığı kadın olmak istedin soyundun yağmurlarda gündüz vakti eline el değdi sarıldın ve terkedildin uçurum kıyılarında şarkını çaldılar ihpar etmedin çocukluğundu isyanlarını bastıran bekledin, beklediğinin kim olduğunu bilmeden acıların büyüttüğü yür...

Canın Acımadı Ya

ne zaman düştün sol yanıma da, vuruldum sözlerimden benim yazım değilsin, korkarım kışım da tenimde çıldırmış bir dilek tutuşturur iliklerimi sen ateşsin saat 17:28 kimbilir, şimdi neredesin yoruldum korktuğum yangınlara yakalanmaktan suya düştü intihar, boğuldu son bakış kimi istesem uzaktır kıyı boyları vedalar alnıma işlenmiş, nakış nakış aşk! Sevdiğim ama dokunamadığım çiçek kulaç attığım dalgalara sıkıştı haykırışım gitmeyi öğrettiler bana, kalmak nasıldır..? nasıldır bir göğüste endişesiz uyumak..? yırttığım takvim yapraklarında ağlıyor çocukluğum söylesene, nasıldır dudaklarını bir dudakta uyutmak..? ne zaman girdin aklıma da, karıştım gecelerde..? benim sevdam değilsin, korkarım sevenim de yürekte şaha kalkmış bir arzu ıslatır dilimi sen havasın saat 22:16 kimbilir, şimdi hangi kuytudasın arındım ve çözüldüm geçmişin kirli nefesinden geceye düştü uyku, titredi acı soluk kimi çağırdıysam, kapalıdır seslerinin yolu üşümeler içimden akıyor, oluk oluk...

Gidiyorum/kendime

puslu bir sabah ayazını peşimden sürükleyerek gidiyorum. yalnızlığımı köhne bir sandalın sahipsiz sürüklenişine bırakırken hüznüm ardından ağlıyordu alışkanlığından vazgeçen bir tiryaki gibi sıkıp yumruklarımı arkama dönüp bakmadan gidiyorum sahibi olmadığım ama üzerime zorla giydirilen bir beden büyük bütün kaçışları ihtiyacı olanlara bırakacaktım vicdanım el vermedi usulca soyundum ve sahiplerine geri verilmek üzere bir kenara bıraktım hepsini gidiyorum umudum küçük bir kız çocuğu el sallayarak çağırıyor beni uzaklardan ısrar etmeyeceksin kalmam için ama hani olur ya yine de etme yapamadığım tek şeydi baharda kardelen yetiştirmek sen onu istedin mahcup oldu yüreğim gidiyorum oysa benim de hayallerim vardı; dans edecektim yağmurda sonbahar’a vedaları değil gülüşleri yapıştıracaktım çiçekler alacaktım olur olmadık zamanlarda fazla geldi çıplak elle çizdiğim resim tuvaline konuşturma beni giderayak çünkü ödünç aldım suskunluk adını verdiğin silahını gidiyoru...

Düş(me) ler../..aşk bitti

I ..üstat, beni müsait bir şiirde indir... bugün bir şiir bile uğramadı yanıma sana uğradı mı bilmiyorum pencere kenarında yağmuru seyrettik yalnızlığımla, balkona astığımız düşlerimizi içeri aldıktan sonra kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim../..ayrılırken ama sen herkesin öğrettiğini yineledin şimdi aşk../..inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda deniz kabuklarından bir mumluk yapmıştım sana, vermeye zamanım olmadı şimdilerde içinde yakıyorum, sesini duyuramayan kelimelerimin yorgunluğunu biliyor musun../..bilmem sen cümlelerimin 1. Kordonuydun II ..susmaya gidiyorum.../..birazdan dönerim.. acil servis gibi yetiştim bütün kanamalı sevdalarıma yanlarına gittiğimde, odaları boştu, çarşafları temiz bir küçük not bile yoktu../..”kurtardığınız için teşekkür ederiz” bu yüzden emekliliğimi istedim yorgun aşkların baş hekiminden tazminatım suskunluk beni ait olmadığım şehirlerde aramayın, adresimin caddesi../..burukluk III ..teri...