Mezarlıkların ve gömütlüklerin çekiciliği o kadar kuvvetlidir ki insanlar, orada bir yakınları gömülü olmasa bile ziyaret ederler. Yabancı şehirlerdeki gömütlüklere hac ziyareti yaparlar ve orada sanki bu, özellikle onlara sunulmuş bir keyifmiş gibi dolaşırlar. Onları oraya çeken her zaman ünlü bir zata duyulan hürmet değildir. En baştaki dürtü bu olduğunda bile söz konusu ziyaret her zaman daha fazla bir şey halini alır. Gömütlük kısa sürede özel bir ruhsal durumun ortaya çıkmasına sebep olur. Bu ruh hali hakkında kendimizi aldatmak gibi dindarca bir alışkanlığımız vardır. Aslında, hissettiğimiz korku ve daha fazla da sergilediğimiz huşu gizli bir tatmini gözden saklar. Kendisini bir gömütlükte bulan bir insan gerçekten ne yapar? Nasıl hareket eder; orada düşüncelerini meşgul eden nedir? Şu ya da bu taşa bakarak, üzerlerindeki isimleri okuyarak ve kendisini bunların bazılarına doğru çekilmiş hissederek, mezarların arasında bir aşağı bir yukarı dolaşır. Sonra isimlerin altına kazınan...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"