Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pierre Abeilard etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ne zalimdir şu erkekler! Bize aşkı öğretirler, sonra çeker giderler. Biz ise hâlâ...

VIII. MEKTUP Heloise'den Abelard'a Ne zalimdir şu erkekler! Bize aşkı öğretirler, sonra çeker giderler. Biz ise hâlâ... Zalimsin sen de! Yazmıyorsun bana. Üç haftadır bekliyorum. İlk hafta her gün yeni bir umut yarattım, ertesi gün mektup gelecek diye. Her bugünün yarını vardı, yarın mektubun gelmesi kesindi. Düş kırıklığım bu kesinliğe yenildi. İkinci hafta ise yaraladı beni. İyi olduğun haberini almıştım ve anladım ki, suskunluğun bilerek, isteyerek sürmekteydi. Önce gücünü denediğini sanarak avundum. Aldanıyordum: Güç gösterisi değildi bu, kayıtsızlıktı! Nasıl beklediğimi biliyor olmalıydın... Şu son hafta hayaller içinde geçti. Çünkü gerçek dayanılacak gibi değildi. Yanımda olduğunu hayal ediyordum. Seninle konuşuyordum. Karşımdaymış gibi sesleniyordum sana. Hücremde tatlı tatlı konuştuk. Bahçede tartıştık, kavga ettik, gülüştük. Kilisede fısıldaştık. Seninle rahatça söyleşince, düşüncelerimi kağıda dökmek gülünç geliyor bana. Sen bana yaz...

Düşünmüştüm ki, oruç tutarım, çok çalışırım, küçülür gidersin anılarımda.

IV. Mektup Abelard'dan Heloise'e Pek az insana nasip olmuştur, sevdiğimiz gibi sevmek. Pek azına nasip olmuştur… Istırap içindeysem de müteşekkirim. Acı içinde olmasam da şükran duyacaktım, acımın sebebine sarılacaktım. “Ayrılık, sevdanın türbesidir” derler. Derler ki, “Uzun ayrılıklarda ölür gidermiş sevdanın sıcaklığı”. Madem öyle, neden azalmadı aşkımız, bir nebze bile? Yokluğun durup dinlenmeden sevdamı hatırlatıyor sadece. Düşünmüştüm ki, seni görmezsem eğer, bir anı olursun, canım istedikçe belleğimde canlanan. O da canım isterse… Ama ne oldu? Anılarıma gömdüm kendimi, teslim aldın benliğimi. Düşünmüştüm ki, oruç tutarım, çok çalışırım, küçülür gidersin anılarımda. Oruçlar tuttum, gece gündüz çalıştım, durdum. Ne fayda! Yalnızca senin gözlerini okuyorum kitaplarımda. Bu saplantı canımı sıkıyor, itiraf ediyorum. Sana rastlamadan önce yaptıklarıma döneyim diyorum. Aristo’yla kavgaya tutuşuyorum. Öğrencilerle noktanın virgülün tartışmasını yapıyorum...

Abelard ve Heloise Mektuplar

I. MEKTUP Heloise'den Abelard'a Elin... Elin değmiş bu mektuba. Teşekkür ederim; bana yazmamışsın ama.. Elbette tanıdım yazını; değişmemiş hiç. Değişen bir şey olmadı zaten, acı bile aynı acı. Bana gönderilmemiş ama, mektubu ben okudum Utanmadım, kimseye de ihanet etmedim. Suskun geçen bunca yıldan sonra, hesap verecek değildim. Şimdi de vermeyeceğim. Elin değmiş bu mektuba! Aşık olduğum elin. O aşka susamışım. Hakkım var o elin yazdığı mektubu açmaya. Merakım cezasını buldu işte. Nerden bilirdim her satırda adımı okuyacağımı? Uzun bahtsızlığımızın kısa hikayesini yazdığını nasıl tahmin ederdim? Düşünüyordum, hatta korkuyordum, uzun süren suskunluğun ya benden çalınmış huzursa, ya beni unutacak kadar güçlenmişsen... Oysa ancak anılara teslim olmayacak kadardı benim gücüm. On yıldır dökemediğim gözyaşlarımdır delilim. Nasıl bilebilirdim, senin de hala acı çektiğini, tıpkı benim gibi? Erkeksin sen, akıllı, nitelikli. Tüm hristiyanlık birleşse, doldurama...