Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gılgamış Destanı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gılgamış Destanı

Ey Sedir Ormanı'na kadar Endiku'nun yürüdüğü yollar! Ağlayın ona gündüz ve gece Ağlayın ona, ey Yaşlılar Ağıllı Uruk'u geniş sokaklarında! Ağlayın ona Peşimizden gelen, bizi selamlayan kalabalıklar! Ağlayın ona Dağların dar geçitleri Onunla birlikte aşmıştık sizleri! Ağla ona, ey memleket Sanki anasıymış gibi! Gılgamış Destanı / Ölmek İstemeyen Büyük İnsan Jean Bottero Çeviri: Orhan Suda

Gılgameş Destanı

Onuncu Tablet Sâkiye Siduri, denizin ıssız bir köşesine yerleşmiştir. O tahtında oturuyor. Sâkiye için ağaçtan ayaklar yapılmıştır. Bu ayaklar üzerine altından yapılmış şıra fıçıları konmuştur. Tanrıça sık bir duvak örtünmüştür. Yüzü görünmemektedir. Gılgamış koşup onun yanına geldi. Kirle örtülüdür. Bir posta bürünmüştür. Bedeninde tanrı eti vardır. Gönlü üzgündü. Yüzü uzun yolculuk yapan bir yolcunun yüzüne benziyordu. Sâkiye, onu uzaktan görünce içinden düşünerek kendi kendisine şöyle söylendi: "Her halde bu adam bir yabanıl hayvan öldürücüsüdür; Ama yolu neden buraya düştü?" Sâkiye onu görünce, kapıyı dışardan ve içerden sürgüledi. Ancak Gılgamış onun ne yaptığına iyice dikkat etti. O, çenesini kaldırıp bağırmaya başladı. Gılgamış ona, Sâkiye'ye seslendi: "Sâkiye, ne gördün de kapını sürgüledin? Kapını sürgüleyip, sürgü üstüne sürgü vurdun. Senin iç kapını döverim ve sürgüsünü kırarım!" (Bundan sonraki boşlukta, olasıdır ki, Şamaş'ı...