Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türk Şiiri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sevginin Ardından

Sevginin ardından yürüyen uyku Sevişmeyi değil, seni bütünler Yüzünün ülkesi sınır tanımaz Bırakır geceyi o ince keder Bütün tarihini sırtına vurup Denizi üç günde geçen serçenin Bir seher vaktinde soluk soluğa Tünediği dalda şenlik gibisin Ülkü Tamer

ile

Bir tür ‘hesap’ çıkarmağa çalışacağım. Ama bir ‘bilanço’ olmayacak bu; sonuna ‘çizgi’ çekemeyeceğim, biliyorum. Bu ‘hesap’ sonucu bir ‘fatura’ çıkarmağa da niyetim yok -aslında, istesem bütün ‘maliyet’i kendi ‘hane’me yazabilirdim (kendimi suçlu bulmak, benim için olağan bir tutum -suçlamak kadar, en azından); ama, zaten ‘bedel’i ödediğime -ve ödeyeceğime- göre, buna da gerek yok. *** İşin zorluğu burada hep : başka türden bir bilinçlilik gerektiriyor bizim ilişkimiz : hazır kalıplar, alışılmış düşünme ve davranma biçimleri hiç işimize yaramadıkları gibi, ket de vuruyorlar ilişkimize. Her an, hep yeniden kurmamız gereken bir bilinç temeli üzerinde yürüyebilir ilişkimiz ancak. Bu aynı zamanda özgür bir temel : çünkü 'karar'ımız, 'isteğ'imiz, 'inanc'ımız hep bilinçli olarak ayakta tuttuğumuz şeyler olacağından; 'doğal' duygulara ve tutkulara dayanmadıklarından, onları her an kırıp atmak elimizde olacak. Her an, 'artık istememeğe karar veriyorum', ...

Olmayalı

Ne kadar oldu, olmayalı? *** Kişinin yaşamının anlamı, kırılgandır. *** Kişinin yaşamının anlamı, zayıftır, kırılgandır, dökülüp gitmeye hazırdır : kişi onu, sürekli beslemezse, korumazsa, bütünlüklü tutmazsa, kayıp gidiverir parmaklarının arasından. Sürekli —hep yeniden, en baştan başlayarak— kurulması gereken birşeydir kişinin yaşamının anlamı. Önceki kurulmuş biçimlerinin kişiye şimdi sağlayabileceği de, sağlam ve direngen yapılar değil; önceki kuruluşlarının, işte, nasıl zayıf, kırılgan olduklarının, nasıl dökülüp gittiklerinin, bilgisidir — 'yaşam deneyimi' denilen şey de bundan başka birşey değildir... Kişinin yaşamının anlamı, dökülür gider; ona, yalnızca, nasıl dökülüp gittiğinin bilgisini bırakarak — Kişinin yaşamının anlamı, kişiyi bırakarak, dökülüp gider — ona bilgisini bırakarak, dökülür, gider, anlamı, yaşamının, kişinin. *** Hep yorgunluk bekler yaşamının anlamını arayan kişiyi - gidip arayınca bitkinlik; durup bekleyince, bezginlik… —Ne de güzeldir ama, aramak —...

Güz İstasyonu

bir güz istasyonunda mantomun içine saklanarak kasımpatılara ve raylara düşen yağmur damlalarına bakıyorum bozkır biriktiriyor günlüklerim birazdan toynaklarından tozu tüylerinden teri silkeliyerek son kez düdük çalarak ve son kez çarkı çarka vurarak, soluk soluğa trenler dizginleri gerilmiş atlar gibi peronda duracaklar üşümek günündeyim meğer ben hep trenler çizmişim ömrüme ya da hiçbir istasyonda inmeyen yolcuymuşum şehirler geçmişim içinde insanı yok insan geçmişim şehrinden haberi yok boşuna ad koymuşum boşuna tarihmişim bozkır biriktiriyor günlüklerim bu ayrılığı kim taşıdı buraya kadar çok gitmişliğimden, az gelmişliğimden midir gülşen bağlar, yeşil bostan ummuştum daha raylar gözlerimi sürüklerken peşinden kim oturuyor bende, neyi beklemekteyim üşümek günündeyim adını başkasından öğrenen birisiyim sözümü hatırlasam, orası yurdum olacak bir aşkım vardı onu tende sattılar şahinler çoktan göçtü bağdatların yolundan bir tebessüm yolla onu örtüneceğim bozkır biriktiriyor günlüklerim...

ALBÜM

I bak; şu omza kurulan çiçek bozuğu benim  ince narin annemi ölümden döndürmüşler  pasa çalan makasla köpürmeyen sabundan  birkaç metre bez için kordon kesen ebeler beni açan ilk yaprak bir ölüm korkusudur  onla akran büyüdüm banyo edilmiş yüzü  çok istedim tedirgin bakan gözü saklamak  her resmin kıyısında eğik duran öksüzü II zaman kimin evi ki; ağaçların altında  sıra sıra durulur gözlerin içi güleç  gelinler köşe bucak biraz alım, hafif naz menekşeler sabırsız, adamlarsa üşengeç oysa herkes göçünün terkisinden inerek  ima eder hayatta tuttuğu çürük dalı  göğüs denen kilerin güze hiç belletmeden  sakladığı ne varsa alttan alta sarartı III nice ateş tutsan eğik kalıyor baston  sırtındaki kamburdan düşecek gibi günler  yumuşak bir toprakla bezlenen torunların yüzündeki kalayı körüklüyor gidenler varlık ki dairedir sonunda başa döner  kocayan çocuklaşır oyuncak olur ele  süt dişleri çıkıyor yüze varan ninenin...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA İLK VE SON ŞİİRLERİ & ŞİİR ÜZERİNE KONUŞMALAR

1914 yılında doğan Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 1933 yılında  yayınlanan ilk şiiri: YAVAŞLAYAN ÖMÜR Hasretim içerimde bana bir kefen taşır, Sarar bir bahar gibi seni ipek kumaşlar. Benim adımlarıma topraklar yalçınlaşır; Erir bir mavilikte senin yolunda taşlar. Ne ruhun beni görür, ne sevgim döner geri, Beyaz gölgeler saklar gözlerimden her yeri. Diner akşam olunca günün bütün sesleri; Ve benim içerimde eski bir şarkı başlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca  İstanbul Dergisi / 1933 94 yaşında vefat eden Dağlarca'nın18 Ağustos 2008 de İstanbul Acıbadem Hastanesi'nde yazdığı son şiiri: İKİNCİ ANNE Hepsi yalan Çocuk kendinin annesidir Su dersin su içer Şeker dersin şeker verir Elma dersin elma verir Kapı çalınıyor dersin baba gelir Kimse anlamaz senin büyüdüğünü Fazıl Hüsnü Dağlarca  Beyaz Dergisi / Şubat 2009 Küçükken annemin üstümü örtüp gittiği gecelerde sözcükler gelirdi bana. Önce ayaklarımı ısıtırlar, sonra ellerimi, beni öperlerdi. Ben de öperdim onları. Birdenbire aydınlanırd...

ÇOĞUNLUKTA YANKILAR

Sevgi nasıl belli olur Öperken mi? Hayır Evlenirken mi? Hayır Sevgi dargınlıkta belli olur 3.3.2008 Fazıl Hüsnü Dağlarca 

ism-i azam

cennetin kapısında  bir kelime ağaçların hızı ile kâğıdın üzerinde ilk harf sesi duyulmuyor  kalem in güneş tepemizde  bahçede  sükûnet ilk isim  kendim in hatırlayamıyorum cennet in kapısında ismimi (diyorlar ki hep aynı şeyi yazıyorsun isim kelime cennet in kapısı gidilecek  başka bir yer var sanki inanan için var mı  cennet in kapısında bekliyorum melekleri hangi isimle  çağırmalıyım  onları ismin kendisi bir varlık alanı mi içine girilince cennetin (bir daha yazma ismi cennet in kapısı  söz müdür önce söz mü vardı cennet ten  önce söz mü  vardı (dışında cennet in cehennem ateşi  hep yanar mıydı ateş in  içine  düşünce  hangi isim  söylenince  insan  yanmazdı cennet in kapısında söz unutulunca ateş yakar mıydı (dünya ile uğraşmaz şiir yazının ötesinde bekler söz ne yazılırsa o anın içinde  bir kelebek ölür sözün içinde kalbin sırrı vardır yazıdan önce sır vardır cennetin kapısı ne yazı...

Kendinin Ağacı

Artık çırpınan bu kuşun kalbiyle uyanıyorum,  Canımı demirle acıtıyor kaldığım yerden devam edemediğim rüyalar Sonra anlıyorum ki hiçbir şeye kaldığı yerden devam edemiyormuş insan Kaldığın yerde bitiyormuş her şey Kaldığın yere kadarmış bazı güzel zamanlar. Seyyidhan Kömürcü Kendinin Ağacı

BİZE KALAN NEDİR SÖYLE

Rüzgarın kollarında, Kederli yapraklar gibi, İşte geldik gidiyoruz, Sanki bir rüya gibi. Nedir böyle akıp giden, Sessizce yorgun bir ırmak gibi, Boşa geçen hayatım mı? Umut dolu yıllarım mı? Ne çok sevdik unutma. Yorgunum beni anla. Tut elimi rüzgarlara, Bırakma. Kimdir o böyle, Savrulup giden, rüzgarlarla, Daldan düşmüş bir yaprak mı? Sevda mı, ayrılıklar mı? Bize kalan nedir, söyle, Anılar mı, acılar mı? Yoksa kırık umutlar mı? bize kalan nedir söyle

TANIM VE KONUM

Aşk su alan bir tekneymiş, inandım Su alan teknenin içinde kaldım Abdülkadir Budak

HATIRLAMAYI UNUTMAK

ali şiir yazıyor mu sevgilim ali de ayşe gibi salondaki peteği kapatıp kendi çapında şiir karalıyor mu ilaç alıp bunu düşünüyorum her şey ben tam uyumak üzereyken olmuş gibi net hatırlamıyorum ama kesin biliyorum seni sevmek bir suya götürdü beni bir suya gittim dönemiyorum insan bazen dönemiyor sevgilim her sabah dilinin altına bir sözcük daha bırakıp dönemiyor ben bir ilk tam uyumak üzereyken nerelerden ben bir ilk uyanır uyanmaz nerelerden dönemedim bir dağın belindeki ağaçları hınçla sallamak diye bir ilaç ambulanstan yol istemek adlı bir atak ve bir ay kadar koşmak bana iyi geldi bana iyi geldi ne demek sabahları bana içimdeki deşik etimdeki işaret sabahları bana son anda ölmemiş olmanın öfkesi sabahları bana sert sessiz harfler sabahları içimin en güzel yeri senden bana dökülen incilerim sevgilim dökülüyor kaşıma sabahları içimi dünyada çok önemli şeyler oldu ama ben de sizin eve baktım bir tayın bir taya baktığı bir tayın bir taya uzun uzun baktığı bir tayın bir tayı bıraktığı g...