Ana içeriğe atla

Kayıtlar

m. bülent kılıç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kayık

ben suratı asık  ben kayığı karaya oturmuş  karaya oturmuş kayığımla  feryat ediyorum:  "saplandı bedenime azap  bu harap sahilin zorluklarla dolu yolunda  uzak düştüm sudan  yardım edin bana ey dostlar"  oysa al al oluyor yüzleri onların  halime gülmekten:  bu alelade kayığıma,  kuralsız kitapsız laflarıma  haddinden fazla derdime  haddinden fazla derdim yüzünden  bir feryat yükseliyor içimden:  “ölüm vakti geldiğinde  -sade yok olma korkusu ve tehlikesi değildir ki ölüm–  eşek şakaları, sululuklar, iğrenç dedikodular  yanlıştır tabii, ama neylersin!"  yanlışları onların  yanlışa sürüklüyor beni de.  onur kırıcı sözleri acı veriyor bana  kan sızıyor acımın derinlerinden!  nasıl kurutayım bu suyu?  feryat ediyorum.  ben suratı asık  ben kayığı karaya oturmuş  anlarsınız meselemi sözlerimden:  bir elin nesi var derler ya  ihtiyacım var elinize. ...

Gülümseyişlerinin, sesinin ve öteki güzelliklerinin anısına tutkun olan kişi

4 Mayıs 1925  Sevgili ve Soylu Aliye,  Bana, geceleri sıkıntıyla ve uykusuzlukla nasıl baş ettiğimi soruyorsun. Bir mum gibi: Öyle ki, sabah olduğunda söndürüyor, ihtiyaç duyduğumda yeniden yakıyorum.  Tersine, dün gece iyi uyudum. Ama ben uykuyu uykusuzluk için seviyorum. Yeniden hazırım. Öyle gözüküyor ki ben, uyumak denen bu rahatı, dışarıdan bir rahatsızlık gibi gözüken o şeye tercih etmeyeceğim. O rahatlık seninle benim ellerimizde ve o rahatlık... bu karanlık gecede, hayaletlerle ve umutsuzlukla uzayıp giden zamanda, ah, şeytan bile telkinini esirgiyor şairden.  Pek çok kez telkin etti; kabul ediyorum. Yıllarca bunu arzuladım ve çok kötü şeyler yaptım: Gerçeklikle bağım koptu, uçtum, ayağım yerden kesildi. Bir kartal gibi dağa kaçtım. Deniz gibi çıplak ve dalgalıydım. Yaradılışın kötü doğası kalbimin kanını eli- me buladı. Kötülüğe iyilikle, iyi davranışla karşılık verdim. Yavaş yavaş bendeki iyi niyeti değiştirdiler. Kolay inanırlığı, rahatlığı, çocuk masumiye...

Kayığının Başında

Kayığının başında düşünen kayıkçı inliyor boyuna seferinin acısıyla, denizin kıyısında: "verse bir yol, sahile vuran dalgaların kargaşası"   zorlu bir fırtına dövmektedir denizin yüzeyini dehşet saçan hadiselerle dolu gecenin huzursuzluğuyla doludur yüreği kayıkçının   sahilde, ama yine de kaygılıdır kayıkçı feryat eder daha büyük bir huzursuzlukla: "n'olur, bir daha düşse yolum, engin denize!" Nima Yusiç

Düşmüş Bir Uçağın Karakutusu…

düşmüş bir uçağın karakutusu bulunur ve çözülemez de giz olarak kalırsa son kod dalgın bir uyduyla uzayda eski bir cesedin karşılaşmasından vajinal hastalıkları ondurmaya yarar uman bir bilim adamının bu düşüncesi kadar saçma ve ürkünç bir şey olmuş demektir mutlaka sözgelimi bir bıçakla sevgilisinin bir adam kesmiştir şahdamarını başlayarak gırtlağından ve kadının kanla karışık bir ah damlamıştır dudakları arasından ya da erkeklerin uzun yolculuk hazırlıkları içinde kadınların heyecanıyla bir serin yaz akşamı buluşmasının pipetler kağıt mendiller ay ne sıcaklar terledikleri ve delileri dolmuş duraklarında en çok da değnekçilerin dövdükleri saatlerden birinde sözgelimi dördüncü kattan atarak kendini kayıtlara geçirdiği intiharından sonra bir adamın tebeşir yerine dağınık kıyıları leşinin çizilmiştir rujla ve telaşla morga çünkü ceset huylanır dirilerin bakışlarından ve uykunun serin lağımlarından garip sesler duyulur onun uzun zaman ortaklıkta kalmasından ve...