ben suratı asık ben kayığı karaya oturmuş karaya oturmuş kayığımla feryat ediyorum: "saplandı bedenime azap bu harap sahilin zorluklarla dolu yolunda uzak düştüm sudan yardım edin bana ey dostlar" oysa al al oluyor yüzleri onların halime gülmekten: bu alelade kayığıma, kuralsız kitapsız laflarıma haddinden fazla derdime haddinden fazla derdim yüzünden bir feryat yükseliyor içimden: “ölüm vakti geldiğinde -sade yok olma korkusu ve tehlikesi değildir ki ölüm– eşek şakaları, sululuklar, iğrenç dedikodular yanlıştır tabii, ama neylersin!" yanlışları onların yanlışa sürüklüyor beni de. onur kırıcı sözleri acı veriyor bana kan sızıyor acımın derinlerinden! nasıl kurutayım bu suyu? feryat ediyorum. ben suratı asık ben kayığı karaya oturmuş anlarsınız meselemi sözlerimden: bir elin nesi var derler ya ihtiyacım var elinize. ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"