geldin bir etek dolusu uyumamışlık saçlarından sızan okunamayan suskunluk da girdi içeri anladım gecenin ' ce ' halisin gündüzün ' düz ' ayaklarına yakışmıyor gelişin yine de bir basamak vardır eteğinden yukarı soluğumu değdirmek için kokuna bakma ben herşeyle avunurum bir takvimden kopartılan güneşli bir mart sabahının memelerinden emilen gizem ya da işte hemen karşımda oturan ellerinle gözlerinle kirpiklerinle yoluma döşediğin yirmi mart çiçeği yarın bahar derim nas'olsa her bedene su yürür nas'olsa patlar her gerçek gerçeğinden saçlarından sızan suskunluk da sıyrılır gizeminden nas'olsa derim dilinin en bahar gelinciğini eritip dudaklarında mühürlersin dilimi nas'olsa papatyaların açılır gözümün menziline ışır ortalık geldin bin gecelik yalnızlığa doldurulmuş sorgu ve isyan artıkları sırtları sıvazlanıp susturulmuş ağrılar doldu odama yarın bahar karıyorum kartlarımı yeniden yeniden kuruluyor zemberek yarın yeni...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"