"Sıradan bir sabahtı. Uyandım, çayın altını yaktım, su kaynarken kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Peyniri, zeytini ve çay bardağını tek tek masaya koydum. Tam o anda evde ekmek olmadığının farkına varıp, bakkala gitmek için eşofmanımı giydim. Anahtarı ve buzdolabının üzerindeki bozuk paraları cebime koyup kapı dışına çıktım. Ayağıma teee on altı yaşındayken annemin 'Oğlum büyüme çağındasın seneye de giyersin' diyerek aldığı 45 numara terlikleri geçirerek bayırın aşağısındaki bakkala doğru gitmeye başladım. Bayırdan inerken ayağımdaki terlikler büyük olduğu için parmaklarım asfalta değiyor, asfalt da sıcak olduğundan parmak uçlarım yanıyordu. Ben de reflekssel olarak dizlerimi daha fazla kıvırıyordum. Buraya kadar her şey normal gibiydi, fakat gelin görün ki annem ileri görüşlüydü, annem kurnazdı... Eşofmanı da büyük almıştı. Eşofmanın cebi derin olduğu için dizim cebimdeki para ile anahtara çarpıyor ve 'çüküde çüküde' diye sesler çıkararak bakkala doğru se...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"