Ana içeriğe atla

Kayıtlar

umut sarıkaya etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sanayi Devriminin Toplumun Psikodinamiğine Etkileri Üzerine Notlar

"Sıradan bir sabahtı. Uyandım, çayın altını yaktım, su kaynarken kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Peyniri, zeytini ve çay bardağını tek tek masaya koydum. Tam o anda evde ekmek olmadığının farkına varıp, bakkala gitmek için eşofmanımı giydim. Anahtarı ve buzdolabının üzerindeki bozuk paraları cebime koyup kapı dışına çıktım. Ayağıma teee on altı yaşındayken annemin 'Oğlum büyüme çağındasın seneye de giyersin' diyerek aldığı 45 numara terlikleri geçirerek bayırın aşağısındaki bakkala doğru gitmeye başladım. Bayırdan inerken ayağımdaki terlikler büyük olduğu için parmaklarım asfalta değiyor, asfalt da sıcak olduğundan parmak uçlarım yanıyordu. Ben de reflekssel olarak dizlerimi daha fazla kıvırıyordum. Buraya kadar her şey normal gibiydi, fakat gelin görün ki annem ileri görüşlüydü, annem kurnazdı... Eşofmanı da büyük almıştı. Eşofmanın cebi derin olduğu için dizim cebimdeki para ile anahtara çarpıyor ve 'çüküde çüküde' diye sesler çıkararak bakkala doğru se...

Evet O Bendim

Sahilde tek başıma yürüyordum ve o yaklaşık yirmi dakikadır peşimdeydi. Bu uzun ve sessiz takip beni gitgide daha çok huzursuz ediyordu. Önemsememeye, onu görmezden gelmeye çalıştım ama olmadı. En sonunda dayanamadım ve durdum. Ben durunca o da durdu. “Bak” dedim, “git! Benden sana hayır gelmez artık” dedim. Dinlemedi, sessizce ardımdan yürümeye devam etti. Aslında takip edilmek değil, birisinin benden bir beklentisi olması, onu düşünmemi beklemesi beni rahatsız ediyordu. Zaten hep böyle olmuyor muydu ki; ben ne kadar kurtulmaya çalışsam da, ne kadar aradığım huzuru yalnızlıkta bulduğumu anlatsam da birileri mutlaka benden bir şeyler istiyor ya da istemeye yelteniyordu. Durdum ve bir kez daha konuşmaya karar verdim. “N’olur anla beni. Benim kendime hayrım yok kaldı ki sana nasıl olsun?” dedim. Sadece boş boş bakıyordu bana. “Bitti, niye anlamıyorsun?” dedim, tepkisizdi. Bu suskunluğu, anlayışsızlığı beni deli ediyordu. İşte o an tepem attı. Ayağımı yere vurarak bağırdım: “Hoşt...

arkadaş bir insan bu kadar mı kimsesiz olur

Dün gece ansızın kapı çalındı. ''kim bu münasebetsiz acaba?'' dedim kendi kendime. gittim açtım, gelen bendim. evet bendim. ''vayyy'' dedim, ''arkadaş bir insan bu kadar mı kimsesiz olur, bu kadar mı yalnız olur !? şu gece yarısı bir dost, ne bileyim bir arkadaş beklerken gele gele şu tipini ziktiim geldi'' dedim. ''ağzını topla'' dedi, şurda misafir olarak evine gelmişim, bir hoş geldin diyeceğine, içeri buyur edeceğine, hayvan gibiş karşılıyorsun beni.'' zoraki içeri buyur ettim. geldi, sanki babasının eviymiş gibi kuruldu. varlığıyla nasıl rahatsız etti beni anlatamam, bir insan bir insana bu kadar mı batar? bu kadar mı huzursuz eder be. ''neyse şu gazeteyle biraz ilgileniyim, hiç muhattap olmayayım, biraz oturur sıkılır gider'' dedim. gazeteyi okumaya başladım. bir müddet sonra ''e bi çay yap da içelim'' dedi. ''evde çay kalmadı'' dedim. ''kahve yap o za...