Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Asuman Susam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yangı

bu şiir sandığın şey yangıdır içsavaş, anı kurtarma operasyonu ne varsa ölü ele geçirilecektir hayattan veba uykunun pençesinde lime lime ölümden önceki o boşaltılmış bölgede –tıknefes bekleme odasıdır artık gövde– yani eşikte eşyayla göz göze kısa süreli özlemler giderilecektir şimdi sen boş ver şu hayatta kalma oyunlarını kök salma hevesinden de hızla geçilecektir herkes herkese kimse olunca dünya denen bu katılık daha da küçülecek gün bir hayvan gibi uyurken tutkusu sessizliğinde gizli aşka ilhak edilecektir şimdiyi gelecek için heder edenler insan ne olmak isterse o amaçsızlığını seviyorum sokakların her şey içimizden geçiyor bir ölü nasıl kokar onu düşünüyorum ben koku özlenir, düşlenir, düşünülebilirdir bu size garip gelebilir araya ölüm girince yabancılaşır insan kendine delik bir ayakkabı bazen adalettir dünyanın katılığını çözüp eritir kardeşliği yapar gösterir ki kuşların şarkısı sayarız onu vakitsiz bulutların kışkırttığı sesi denize açılan ona ...

Sylvia

senin kadar üzgünüm Sylvia ama ben intiharı yağmur gibi hep toprağıma düşürüyorum iyi huylu otlarım yeşersin bakire sözüm yırtılsa iyi olurmuş kurumuş kan kokuyor oysa her yerim içimdeki yırtıkları diktim diye mi hep görünmeyen bir kederi söylemişim Sisyphos çölü sevdi ah, o bilinmezi bildiren vaha ceza umutsuz bir mutluluk olabilir mi sen dayanamadın mutsuz umutlara bunda bir yanlışlık olabilir mi ben gördüm şahika nasıl bir yanılsama hep tepe üstü… bu boşlukla aramda bir şaka Sylvia gülümsemeni saklama ölüm provaları hep komiktir biraz da beni seninle anmıştı vaktiyle eleştirmen bir bay itirafçı şair kadın iştahı varmış bende gizli şeker gibi bir şey olmalı bu itiraf ediyorum farkında değildim seninle aslında hiç benzemiyoruz birbirimize ben alıştım gurbete huysuzluğun huzursuzlukla kızkardeşliği gibi aşina bir yanımız var kabul etmem gerek belki de başlamışken şunu da söyleyeyim sevemedim şiirin boy aynasında kendimi görmeyi sevgiliminiçcebindeki a...

ah!

ah tutmaz, bu rüzgarlı çatılar odalardan dilsiz uğultular yükselir örtünme telaşında utangaç kızdır kasabalar düşünü kurarlar bedenlerinde gezinen nefesin. sonra akşamüstleri gelir huzursuz eşiklerde bekleşir kime ihanet etmemiştir ki zaman… tedirgin ve tekinsiz… anlar karanlık kuyulara birikir. korkudandır bütün koruganlar çatlağından endişe sızar bir gül, yakasını yırtar kan revan içimizi oyar aşktaki tereddüt. tedirgin ve tekinsiz… hayat eşiğinden gözü kapalı atlamak isteriz bilmek istemeyiz; ama aldanmak… Asuman Susam

Dilin Masumiyeti

Kum içine çekiyor beni Deniz diliyle itiyor Ada olayım istiyorum Susmayı öğrenmelisin diyor. Sessizlik nasıl deneyimlenir İsmiyle çağrılır olan şeyler Olağan şeylere dönüşürler Utangaç bir rehavet alır onları. Söylenemezlerin tortusu Hapsolmuş bir gürültü mataramda Serinlik istiyor okunaksız alnım Noksanlığımı susku tamamlasın. Ben vazgeçersem dil de geçer, Paramparça olur. Yazgımı yaralarımla çözeriz. Kadim bilgi Gülün kendisi değil fikri. Kaderini sev, diyor bana. Kim çocukluğuma döndürebilir beni? Yalnız, dilin masumiyeti… Asuman Susam

Annesine Dargın

annesine dargın ölecek küçük kız, annesi bunu bilmeyecek. gülkurusu akşam alacası içinde ölü bir kuş taşıdığını. gümüş kıvılcımlı gece ıssız... kullanılmış rüyalar birikecek yastık altında. damladıkça düşkırıklıkları karanlık mağarasına su uykusuna akacak; kız suya... bunu kimse bilmeyecek. ipek fısıltılı tutkular besleyecek, çın sabahla yürüyecek damarlarında isyan, yasemin tütsülü bir aşkı hep özleyecek. uzayan saçlarına konan ölü kelebek zaman sesi yutacak boşluk; kalbi yükseklerden düşecek! duymazsa o sesi dalgın anne, kız ölecek! Asuman Susam

Yol

Göle düşen vakitsiz akşam, bekleyişin uzuyor ahtapot kolları. Dalgın gövdemi vursam yollara tuzaklarından kurtulamam kuytu ormanın. Rüzgarın kulağıma fısıldadığı yolculuk; senden çıkmalı yola, çocuk! Üşürsün, diye anne soluğu ceplerinde; yürümekten korkma ormanın derinlerine. Dağ ormanlarında kaybolursam ladinler, sedirler serinletir uykumu. Bir baktın superisi… dinlenirim defnenin kollarında. Yürümeden bilinmez yolun hilesi; vaad edilmiş her şey yalan. Yürüdükçe yakınlaşan dağ, kalbim; ama o sevişirken hep gözlerini kapar. Tenimi titretir rüzgar kendime yürürüm! Asuman Susam