Diyor ki Allah paraların ve masaların belasını versin… (şimdi seni yayımlatmazsam yayabilirim sadece, öyle mi? şu kadar sözcük eksilt yok burayı komple at, bağla, kısalt geriye mi düştüm, çok mu ironik, tekrarlar mı var kaç bir kaç çok kaç yani, falan… öyle değil. Öyle böyle değil.) bütün bunlar uyuyamamış toprağı, aşkı, savaşı ve mesai saatlerini aynı anda yazmak isteyen denize dili dönmeyen saçları uzun ve dalgalı üzgünümü düz olmayacak birinin yarıklarıdır kapılara ilgisi artmış, her şeyin yasını tutabilecek kadar sünger duvarlar ve sıvalarının, bıçaklar ve saplarının darbuka çalıcılarının… esmerliğin acıyla direk ilgisi var gördüm o adamlar kocaman kocamanlardı göbekleri, yüzleri, masaları ve rakıları karıları ve çocukları bilmiyoruz nasıl nasıllardı İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliklerden biri konuşabilmesidir. inkar etmem ağızlarında bomba patlatmak isteğimi ve sallandırmak nerelerinden nerelerinden darbukacı kızı kucaklarlarken… şimdi...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"