Ana içeriğe atla

Kayıtlar

tezer özlü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gabuzzi

Can İren için Öyküme Gabuzzi adını veriyorum Gabuzzi kimdir ya da nedir Ben Gabuzzi’ yi tanıdım mı Şimdi ortaya bir Gabuzzi sorunu çıkıyor Gabuzzi deyince ben neyi anımsıyorum Manik depressivler kendilerini değil başkalarını öldürürler Diyor Süm Ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı Bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum Hiç kimseyi öldürmedim ben Rahibe okulunda okumuş olmak gençken ki ben hep gencim Hiç ölmeyeceğim işte Ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum Ölmemekte bir çeşit ölüm mü İçim seviniyor gene bu kaçıncı sevgi sevgi mi Sevinç mi Artık sözcüklere inanmıyorum sözcükler yanıltıyor beni Ağzım kafamdan ırak neye yakın ağzım Ninni gibi böyle dinle Herkes uyuyor Ben de uyuyorum de Işığı kapa da seni de uyutayım Kalemi yoksa birine mi verdin çok güzel kalemdi o Kapuskanın içinden Bunni ‘nin saçı çıktı Gerede’de karlar altından çiğdemler çıkar Esentepe’de Gabuzzi huzur evine gitmiyor Ve Çemberlitaş’ta bir bonmarşe var Bir odaya iki kişi yatırdıkları için Ve huzur bulamadığı i...

Yaşamın Ucuna Yolculuk

I Böylesi bir duyguyu şimdiye dek hiç algılamamıştım. Ne benim, ne de çevremin yaradılışıyla bağdaşmazdı. Ama gökyüzüne açık bir hücreyi anımsatan bu balkonda otururken, Storkwinkel’de çıplaklıklarından sıyrılmaya çalışan ağaçlar ın tepelerine baktığımda, Berlin sokaklarının, Pazar günlerinin bırakılmışlığında esen rüzgâr tenime değdiğinde, birden yeni bir duygu oluştu. Kalkıyorum. Diğer evlere, diğer balkonlara bakıyorum. Tüm balkonlar, insanların birbirini göremeyeceği biçimde örülü. Yeniden beyaz koltuğa oturuyorum, bu yeni duyguyu içime sindiriyorum. Uzun bir gece. Uzun bir gün var ardımda. İki saat uyuduktan sonra, Luftbrücke Alanına gidiyorum. Aynı otobüsle döneceğim. Otobüsün alanda beklediği süreyi, ben de, biletçi ile birlikte inip boş, cansız, yeşil alanın kenarında durarak geçiriyorum. Sabah henüz serin ve erken. Otobüs biletçisi Alman köylüsünü anımsatan bir adam. Ama kulağına pırıl pırıl bir küpe taktırıp, günün erkek modasına ayak uydurmuş. Otobüs duraklarının adlarını ç...

ölüm düşüncesi izliyor beni

ölüm düşüncesi izliyor beni. gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. bunun … belli bir nedeni yok. yaşansa da olur, yaşanmasa da. bir kaygı yalnız. beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı. karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum. herkes her geceki uykusunu uyuyor. ev soğuk. çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum. günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum. kusmamak için üstüne reçelli ekmek yiyiyorum. genç bir kızım. ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum. sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var. karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. karşı çıkmak istediğim kurallar var. bir haykırış! küçük dünyanız sizin olsun. bir haykırış! sessizce yatağa dönüyorum. ölümü ve yokluğu üzerine uzun süre düşünmeye zaman kalmıyor. şimdi gözümün önündeki görüntüler renkli kırları andırıyor. korkacak birşey yok. kırlarda koşuyorum. sanki bir deniz kentinde yaşamıyorum. hep kırlar. ...

Kalanlar

"Ben bendim. Zaman, yaşanmış zamandı. Bir kaç yaşanmamış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı..." (s.12) "Beni öldürdüm, her insanı öldürmek kanısı ile öldürdüm." (s.16) "Mevsimler değişiyor. Bunlar Vivaldi'nin dört mevsimleri gibi değil, dinlendirici olamıyorlar hiç." (s.20) "Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalamamak?" (s.29) "Ben bir kezinde aklımı yitirdim, ama kendimi yeniden kendi elime geçirdiğimde daha da zor yenilebilir durumdaydım." (s.31) "Birdenbire çok yorulduğumu, taşıyamayacağım kadar yaşantı üstlendiğimi ölürcesine algıladım. Kitapsız, sanatçısız, tartışmasız bir yaşamın özlemi sardı benliğimi." (s.34) "Şimdi neden bu kadar çok sevdiğimi anladım, çünkü kendim ölmüştüm ve y...