Ana içeriğe atla

Kayıtlar

adnan yücel etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kuş Mitingi

sonbahardan sonra ağaçlar hep duman açar ankara'da saksılarda yeşil bir yalnızlık uzayıp gider ev tutsaklığında kış boyu rüzgârsız ve çiçeksiz ne gün kalır güneşin yüreğinde ne şafak ne sabah kar altında dilsiz ve sessiz bir tohum gibi bekler baharı taş üstünde topraksız çaresiz sonbahardan sonra ankara'ya dair hep aynı sözler söylenir ama yağmur yine utanır yağarken kar yine yağmadan kirlenir sonbaharda sonra ankara'da yalnızca kuşların isyanı vardır bakarsınız bir akşamüstü bütün ağaçlar kuş açmıştır ve gökyüzü meydanında kuş dilinde bir miting başlamıştır bir çığlıktır artık yaşanan sözcükler yetmez anlatmaya notalar fırçalar susar çünkü mitingden sonra kuşlar kırıp kanatlarını ankara'ya ölüm bırakırlar Adnan Yücel

Yeryüzü Aşkın Oluncaya Dek

Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. sen misin seni sevdiğim o kavga, sen o kavganın güzelliği misin yoksa... Bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar. yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri suyun ayakları olmuştur ayaklarımız ellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza. türküler söylerdik hep aynı telden aynı sesten, a...

Acıya Kurşun İşlemez

Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır Çığlıklarla parçalanmış uykularda Buruşturulup atılmış aşklarda Ve çalınmış mutluluklardadır Ses ile yürek Büyük rüzgarların o yanık şarkısı Hala yükselir içimizden dağılır Coşkunun doruklarında sürer yankısı İlk kurban adanırken bir nehire Korkunun ilk nişanında başlamıştır Gözyaşının ilk damlasından kalma yaslı baharlarla gelmiştir bugüne Kanla yazılan yasalarla Açlığın otağ kurduğu sabahlara Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir Acıya kurşun işlemez artık ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir Yok bundan böyle ter yarası Zincir tusaklığı ve sabır Kırbaç yalvartması sessizliğin Can pazarı ve kahır yok Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek Adımız halk olduğu günden beri Bir direnç olmuştur bizde sevinçler Şimdi acının her kuraklığında Onlar Yüreğimizin ovalarına çiselenirler Boşuna değil bu ölürcesine sevmek Ve ölürken bile yürümek Boşuna değil Hep yatağı olduk tarihin ırmağının Yenilgilerle durulmanın Zaferlerle köpürüp ...

Suskunum Sana

Hangi şiire başlasam suskunum sana Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun Güneşte kavrulan bir kum tanesi Çatlayan dudaklarım oluyor her gece Yağmura suskun yaşamaya suskun Haykırabilsem Belki bir nehir köpürebilir sesimde Silinebilir kuraklığın bütün izleri Upuzun çöller vadileşebilir içimde Hangi güzelliği özlesem suskunum sana Yürek boşluğunda bir of kadar suskun Özlüyorum seni masmavi Koşuyorum sana bembeyaz Ve kahroluyorum bir anda kapkara Ah oluyorum Of oluyorum Ve susuyorum Oysa haykırabilsem Işık yumağı bir pınar olur soluğum Hangi türküye uzansam suskunum sana Ağıt ağıt, özlem özlem suskun Tut ki vurulmuşum Aşktan ve kandan bir damla olmuşum Bir saçlarının rüzgârına Bir de ağzının kıyılarına konmuşum Hangi dalga silebilir beni senden Hangi kasırga koparabilir Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum Coşkuların her şahlanışında Sana deprem deprem susmuşum Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum Yeter olsun gözlerinde ışık fırtınası Sözlerinde baskı ya...

İmge Dedim Adına

Son çocukluk da bitmişti ömrümde Düşlerim belki kış ölüsü belki yaz Kırlara bahar yetmese de içimde Yüreğim nar çatlamasıydı sana kadar Dilimde sözcüklerin çelik direnci Sesimde ölüm rengine inat aşklar Mavilikler yasaklandı gökyüzünde Özgürlüğü kuş kanatlarında bekledim Doğduğum gün adına “imge” dedim Sevdim bütün insanları insan yanlarını Sen de seveceksin Dallarına su yürümüş ağaçlara güleceksin Kar yağsa da yaktığın ateşler üstüne Ateşi yüreğinle körükleyeceksin Kuş sesleri de ertelenebilir güne karşı Çiy de düşebilir anıların üstüne En güzel ezgileri nehirağzı denizlerde Hep kendi sesinle türküleyeceksin Hüzün ağaçlarının sevinç açtığını Adının sonsuz anlamında göreceksin Sevdim soluğunu rüzgar kılan insanları Soluğumu soluklarına kattım Bir damla uğruna gökyüzünü omuzladım Bir çocuk ölümleri ağlattı beni Bir de türkülerde kalabalık ihanetler Gülüp geçtim yalan iktidarlar görkemine Aşk adına sesimi sürdüm namlulara En büyük eylemleri söz eyledim Doğd...

Yürek Çağrısı

Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere Tatlı su göllerine akamıyorum Yüzüm yüreğim deprem dalgası Bu gül kıyımlarına bakamıyorum Her sevi bir türküdür bağrımda Her öfke bir ağıt Ağıtlar kuşatmış dört yanımı Kendi türkülerimi haykıramıyorum Şarkılarla bezeniyor ufuklar Yüreğim patlıyor dağbaşlarında Yüreğim Sancımı duyar mısın yaralarında Kuş seslerinde yas nağmeleri Şarkılar sabır ve çile makamında Mendilimde öfke çıkınımda bilinç Uykusuz kalır mısın kitaplarıma Dudaklarımda hüzün Avuçlarımda sevinç Kulak verir misin çığlıklarıma Dağları aşarak gelmişim sana Demir kapıları kırarak Işık olur musun karanlıklarıma İsterim ki senden Yaylalarda otlak olasın Ovalarda ırmak olasın Yayılasın göğsümün kırlarına Sarasın beni sarasın Dalların sevdası düşmüş toprağa Olgun meyvelere hasret gençliğimiz Zamanın billur çağlayanı Gürül gürül akarken avuçlarımızda Bir damla yağmur adına Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam Gökyüzüne çivilenmiş...

Ne Zaman

Yine çığ basmış bütün yolları Yolu yok haber sormanın Selam iletmenin dostlara Hep kavgayla sürecek gibi yaşam Korkarım ki Aşka zaman bulamadan gideceğiz İçimizdeki sonsuz sevgileri Acının tabutuyla toprağa vereceğiz Kim bilir Belki yürürken belki yatakta Bir yürekte bin şiir götüreceğiz Ne zaman tatlanacak bu yaşam Uzun bir öpücük gibi dudaklardan Sen söyle ne zaman Yine sabır taşıyoruz evlere Sabır ki doruklardan yüce Her adımda Gelecek türkülenirken ince ince Apansız bir ölüm fırtınası Bir kanlı yağmur Yaşam yasımızı tutuyor sessizce Bu sabır çatlayacak bilirsin Sel olup taşacak çekilen acılar Bir gün Ya yeniden başlayacak o yağmur Ya da dinecek bütün sancılar Ne zaman söylenecek türkümüz Her yerde ve hep bir ağızdan Sen söyle ne zaman Adnan Yücel