Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zeynep Elif Arkan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çok Güzel İlerliyor

Çok güzel ilerliyordu kızın kitabı Okur oturur oturduğu yerde, kitap ilerler çünkü Bir fincanın altında, tercihen fincanın renginde Görünmek için bekliyor, keyif verici maddeler listesinde yeri olmalı, -yüzyılın şifresini kırıyor haz denen bu kelime- Yazarın raflardaki son kitabı ve kızın kucağında Birine ellerini uzatmak kadar bile Yorulmuyor kız, çünkü çok güzel bir ilerleme var Hızlı ve heyecanlı; kızın sevdiği ne varsa Başparmağıyla mesajlar yazmak istedi yazara “İlerleme konusunda kitabınız çok güzel, Kitabınızı çok beğendim çünkü ilerliyor” Dizlerine kadar kışa batmalar çok güzel Kız otobüste bunu hissediyor, pencerenin buharı Yan koltuktan gelen sigaraya banmış palto kokusu Yüzünü cama döndürse de güzel ilerliyor kitabı Camdan bakınca iki Suriyeli kadın, beş çocuk Otobüse doğru ilerliyor içi sıkıldı Her akşamüstü savaşın tanıkları sokağı dolduruyor Eve kaçmanın daha hızlı bir yolu olmalı. Eve varınca kahve için su ısıtacak Çünkü kitap çok güzel ilerliyor ...

bir gecelik yol

ben hiç türkü bilmezdim yol öğretirmiş ben bilmem ayrıyam dememiştim hiç ayrılmamıştım yoldan ve hiç yârdan öyle sanmışım, bu yol anlatır gözümü kırpmadan günümü görmüşüm görmüşüm her gecenin sonunu, türlü oyunu bir gecelik yolda kendi rüzgârımla esmişim şimdi uykular bir başka, türküler eskiden bi uyurdum aynı ağrı uyanırdı göğsümde şimdi ur gibi kurşun gibi kazımadan kapanmıyor gözlerim bazen bu sessizliğin gürültüsü dayanılmaz anneler ağlar ve hiçbir şey yapılamaz böylece alışırsın hem ateşe hem küle bir güzel gitmek olur her gece her gece konuşunca güvercinlerle sadece insan anlıyor neydi o uyar'da taklit edilemez olan insan anlıyor nedir bize sarılmayı öğreten her kuşlukta kendimi duraklarda bulurum tıkır tıkır makina on beş dakika dağların on beş yıl ardına bozkırın ucuna bucağına her bakışı satır sayıp şiir kurarım günüm çocuklara aklım kurduğuma helal ederim hepsini de bir cep için cepkene bir sap için samana bir uzak için yakına hiç mihnet olm...

Asiye severim seni öldüresiye

Senin gözlerin mavi, yeşil, kara. İndir onları yere, bakma sakın hayata.  Senin ellerin güzel Asiye, parmakların ipince.  Severim seni ama olmuyor bulaşıklar kalınca.  Asiye severim seni, sen bana hayat verdin.  Bana yemek verdin Asiye, suyumu elinden içtim.  Çocuk verdin bana üç demedin, beş demedin.  Elbet vereceksin Asiye, lafımı iyi belle!  Ben seni karım ettim.  Seni bensiz yarım ettim.  Yuvamın sultanı ettim, saçını süpürge ettim.  Asiye, ben seni kadın ettim.  Bir yere gidemezsin! Seviyorum lan seni, ütüyü kim yapacak?  Asiye, çocukların karnı aç.  Az vurduysam ne olmuş, hemen annenlere kaç!  Asiye, ben sevmesem seni, vurur muyum hiç öyle?  Aşkımız ölümüne değil miydi sen söyle?  Asiye, gitme dedim!  Bak çok pişman olacaksın…  Ben erkek kalacağım, sen mevta olacaksın… Sana “abartma” derler, derdini kime anlatırsın? Anlatamazsın Asiye, eve dön!  ...

Yabani

sen hatırlamazsın bile ben unutmam sonra konuştukça ruhuma insan bana dokunma dokunur gibi yan koltuktan dirseğe otobüste basamakta otomatik kapı önünde camı kırınız kırılsın acil durumlarda kalpler bir olsun göz görmeyince katlanırmış gönül görünce tüm ikiler bir olsun tüm kalpler kör bi parkın banklarında güneş çarptığında kuşsuz sabahsız Bakırköy meydanında anlamazdan gelir gibi önümden geçer gibi geçip giden bitmeyen her allahın gününde nerden doğarsa doğsun bu güneş gidilen çeşmelerde daha çok susadıkça şeytan azapta gerek sen böyle omuz yaptıkça ağzımdan lafı aldıkça bal aksın aramızdan akışsız bir ırmak beni bırak git sakın sen yalnız kalma dost kalalım mı düşman olalım mı bırak dokunma sen böyle konuştukça ruhuma görüşmek üzer... Zeynep Elif Arkan

Kalbini ferah tut

sana kinim vardır elbet senden başka kimim var kimim kimsem yok değil kesilmedi zürriyetim kesilmedi hiç nefesim koştumsa da ateşle su olsun diye yazdım bana kimler sus desin konuşan özneyim işte, isteyenin mezarına tüküren kin kimi öldürürmüş belki yaşarız böylece kahpenin dümeniyle yaşamanın seyrinde namerde mert der miyiz ölsek onun yerine beleş bir iş değil beni kendine düşman edişin bu cüreti sevmişsin pahasını bilmeden bilmemek bilmekten iyidir hani kıymetin bilinsin diye seçtiğin üstüme elbiseler biçtiğin kan ve terden uymadı üzerime söküldü teyellerim beni gördüğün kadardı gözlerin gördüğün kadar değil dünya ve içindekiler bu faslı ağırdan geçelim sana ne verebilirim kinimden başka ey kendini ele verdikçe acıkan yenilgi ey doğruluğun eksik cümlesi ey cümbür ey cemaat ey bir hatip cümlesinde körler sağırlar meclisinde cümlenize ey ey demeyi kes nereye gitsen bu belâya musallat o korkunç pençesinde açlığın harcı âlem bıraktığın kalbini merak edersen göt...