Bizde gizlenmiş bir Allah sesi var; ona kalp diyoruz. Onun yapısı arzu ve haset olan etle, zulüm ve kuvvet olan kemikden başkadır. Onlara büsbütün yabancı olan kalp, çok kere aşk ve hayranlıkdır. Her adımda acılara ulaştırdığı için hayata dost olur. Bunca acının da yetmediğini, elemin elem doğurmasından sarhoş olduğunu söyler. Bazan da o merhamettir. Aklın nefretle nisyana attığını, unutarak bir köşesinde kararttığını her yad edişte eriyen kalp değil midir? Geçmişte yaşanan elemlerle aziz ve rahim olan da kalp değil midir? Akın dıştan tanıyanı içsel kaynaşma yaparak tanıyanla tanınanı aynı ışıkda birleştiren de kalpdir. Pascal'ın dediği gibi, "kalbin öyle akılları var ki akıl onlardan hiç habersizdir." Filhakika kalp ile tanıdıklarımızdan çoğu kere aklın haberi olmuyor. Akıl daha başlanglıçta iken, kalp işini bitiriyor bile. Akıl bekliyor ki duyumlar alınsın, deliller toplansın, öncüllerden sonuç çıkarılın. Tenkid harekete geçsin; tercihler yapılsın; gerçekle z...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"