Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Paul VERLAINE etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ŞİİR SANATI

Art poétique               Charles Morice'e Musiki, her şeyden önce musiki,  Bunun için Tekli Mısradan şaşma,  Daha basit olur, sanki erir havada,  Bırak ağdalı, alengirli söyleyişi. Kelimelerini seçerken de yanılgı Hakkın olsun, müsterih olasın.  En güzeli dumanlı olandır şarkının,  Hem Açık seçik hem Kapalı. Tül ardındaki güzel gözler gibi Olmalı. Gün işığı titremeli şiirinde, Güpegündüz ılık sonbahar göklerinde,  Ak yıldızların büründüğü mavi ! Zira Ayrıntının peşindeyiz hâlâ,  Sadece ayrıntı, Renge ne gerek! Ah ! Ayrıntı baş göz eder bir tek  Rüyayı düşle, kavalı boruyla ! O öldüren Nükteyi bırak ! Mavinin gözlerinden yaş getiren  O berbat Fikir ve pis Gülüşten  Uzak dur, alayı çürük sarımsak ! Şu Belagatin tutup boynunu kırsan ! Ne iyilik yaparsın, el atmışken,  Azıcık da şu Kafiyeye dur desen,  Zapt edilir mi, önünü almazsan ? Kim icat etmiş şu illet Kafiyeyi ! Hangi sağır velet ya da ha...

SON UMUT

Bir ağaç var mezarlıkta,  Uzayıp gider gönlünce,  Dikilmemiş yasa, kedere,  Sallanır küçük bir kaya boyunca. Bu ağaca, hem yaz hem kış  Gelip konar bir kuş,  Acıklı şarkısını söyler durur.  O ağaç ve o kuş ikimiziz: Sen hatıra, ben ise yokluk,  Zaman geri gitse de, yazık,  Yine başımı dizlerine koysam ! Ah, yaşamak mı! Güzelim, ne çare, Düştü canıma soğuk ölüm... Söyle bari kalbinde miyim? Paul Verlaine Çeviren: Yakup Yaşa 

Yorgunluk

Usluluk, usluluk, usluluk, ah, ne güzeldir! Bırak biraz dinlensin bu alevli arzular. En doyumsuz anında bile sevdanın, ey yar Kadın bizi ablaca terkedebilmelidir. Öpsün yorgun tenimi uykulu okşayışlar, Sıcak soluğun, salınan bakışın bence bir Git, uzun bir öpücüğün tadında değildir Inatçı titreyişler, çılgın kucaklayışlar! Ama sen haylaz çocuğum, diyorsun ki bana: “Yüreğinde tutkunun boruları çalmada!” Aldırma sen borular bildiği gibi çalsın! Alnını alnıma koy, ellerini elime Yarın bozsan bile gel andiçelim seninle, Ve ağlayalım sabaha dek, ey küçük çapkın! Paul Verlaine

Gök Öyle Mavi

Gök öyle mavi, öyle durgun, Damlar üzerinde! Yeşil bir dal sallana dursun, Damlar üzerinde! Ürpertip gökyüzünü birden, Bir çan tın tın eder. Bir kuştur şu ağaçta öten; Türküsünü söyler. İşte hayat! aç gözünü gör; Bak ne kadar sade. Her günkü sâkin gürültüdür, Şehirden gelmekte. Ey sen ki durmadan ağlarsın, Döversin dizini; Gel söyle bakalım ne yaptın, N'ettin gençliğini? Paul Verlaine Çeviri: Cahit Sıtkı Tarancı

Alıştığım Düş

Hayal eder dururum;yüreğimi dağlayan Düşünü bir kadının, sevdiğim, beni seven, Ne tüm özge bir insan, ne kendine benzeyen Bilinmedik bir kadın, beni seven, anlayan. Beni anlıyor O, ve yüreğim, ışıldayan Yüreğim O'nun için sorun olmaktan çıktı, O'dur solgun alnımın sıcak ıslaklığını Gözyaşlarıyla serinletmek için ağlayan. Bilmem, esmer mi, sarışın mı, kızıl saçlı mı ? Hatırladığıma göre, tatlı bir ismi vardı Ömrün sürgün ettiği aşıkların ki gibi. Bakışı bakışına benzerdi anıtların, Sesi vardı uzak, sakim, ağır bir sesi Perde perde kaybolan sesince aşıkların. Paul Verlaine

Dilek

Ah! Yarenler! Ilk sevgililer! Ve çiçek tenler Saçların altın rengi, gök rengi bakışların, Kendiliğinden dogan ürkek okşayışların Korkuyla dokunduğu sevgili toy bedenler! Yazık! Uzaklarda mı o kıvançlı, saf günler? Hersey ilkbaharına doğru çılgınlıkların Kanatlanıp uçtu mu? Sonsuz acılarımın Hüznümün, kıvancımın kışları birer birer! İşte yapayalnızım ürkek ve yapayalnız, Umutsuz, garip bir öksüz misali ablasız, Daha çok üşüyorum ak saçlı bir adamdan. Sen ey bizi ısıtan nazlı sevda kadını Tatlı, düşünceli, esmer ve asla şaşmayan, Ve bazen bir çocuk gibi öpen alnımızı! Paul Verlaine

İçli Görüşme

ıssız ve buz tutmuş eski alanda iki gölge geçiverdi bir anda. dudakları sarkık, ölgün gözleri ve güçlükle duyuluyor sözleri. ıssız alanda düşsel iki kişi iki gölge anımsadı geçmişi. hatırında mı o büyülü anlar?  artık hatırlasam da neye yarar? ah! o mutlu, o güzel günler gelir gözlerimin önüne! - olabilir. umut büyük ve maviydi gökyüzü!  umutlar yenildi, bıraktı bizi. yürüyorlardı alanda böylece, dinliyordu onları ıssız gece. Paul Verlaine

Geçmiş Ola

Hâtıralar, ne istersiniz benden?.. Sonbahar... Durgun gökte ardıç kuşları uçuşmadalar, Güneşten, ölgün ve soluk bir ışık vurmada İçinde poyrazlar esen sararmış ormana. Yapyalnızdık, yürüyorduk, türlü hulyalarda; Saçlarımız ve düşüncelerimiz rüzgârda. Çevirip güzel gözlerini bana "Hangisi En güzel günün?" diye sordu o billûr sesi. Bir melek sesi kadar tatlı, o kadar derin. Hafif bir gülümseyiş cevap verdi sesine, Öptüm ellerini, ibâdet edercesine. -Ah! İlk çiçekler! Ne güzel kokuları vardır! Ne kadar sevimli bir mırıltıları vardır Sevilen dudaklardan çıkan ilk e v e t 'lerin! Paul Verlaine Çeviri: Orhan Veli KANIK

Şiir Sanatı

Musiki, her şeyden önce musiki; Onun için tekli mısradan şaşma. Kıvrak olur, erir havada sanki; Ağır aksak söyleyişe yanaşma. Kelime seçerken de meydan senin; Bile bile bir nebze aldanmalı. Dumanlısı güzeldir türkülerin; Öyle hem seçik olsun, hem kapalı. Güzel gözler tül ardında görünsün Gün ışığı titremeli şiirinde Ak yıldızlar maviliğe bürünsün Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde. Ararengin peşindeyiz çünkü biz; Rengin değil, ararengin sadece. Ancak öyle sarmaş dolaş ederiz. Kavalı boruyla rüyayı düşle. Nükte belâsından kurtulmaya bak; Acı zekâ, sulu gülüş neyine? İşe karıştı mı bu cins sarmısak Maviliğin yaş dolar gözlerine. Tut belâgati boğazından, sustur El değmişken bir zahmete daha gir. Kafiyenin ağzına da bir gem vur Bırakırsan neler yapmaz kim bilir? Nedir bu kafiyeden çektiğimiz! Hangi sağır çocuk ya deli zenci Sarmış başımıza bu meymenetsiz, Bu kof sesler çıkaran kalp inciyi? Hep musiki, biraz daha musiki; Havalanan bir şey olmalı mısra Deli ...

Duygusal Söyleşi

Buz tutmuş o ıssız eski park içinden İki hayaletti demin kayıp geçen. Gözleri sönmüş, gevşemiş dudakları,  Güç duyulur neler fısıldaştıkları.  Buz tutmuş o ıssız eski park içinde  Geçmiş günlerden söz etti iki gölge.  - Eski coşkumuzu anımsıyor musun?  - Ne diye anımsayayım istiyorsun?  - Yüreğini yine titretir mi adım,  Yine girer miyim düşüne? - Yok canım!  - Ah o dudaklarımızın birleştiği  Anlatılmaz mutluluk günleri! - Belki.  - Gök masmaviydi, umut koskocaman.  - Umut kaçtı kara göğe darma duman.  Böyle geçtiler yoz yulaflar içinden;  Yalnız geceydi sözlerini işiten. Paul VERLAINE

Yaş Dolar Yüreğime

'Yağmur çiseliyor kente' Arthur Rimbaud Yaş dolar yüreğime Yağan yağmur misali.  Nedir bu usanç söyle  Yerleşen canevime? Ey tatlı yağmur sesi  Damlar üstünde, yerde!  Bungun kalp hediyesi,  Ey yağmurun türküsü!  Sebepsiz dolduruşu  Tiksinti duyan kalbi,  İhanet değil, ne bu?  Sebepsiz bir kuruntu.  Odur en kötü tasa  Bilmemek niçin'ini.  Ne bir kin, ne bir sevdâ,  Kalbimde bunca cefâ. Paul VERLAINE

Green

İşte yemişler, çiçekler, yapraklar ve dallar! İşte kalbim, çarpıntısı yalnız senin için! O bembeyaz ellerin kalbimi kırmasalar! Bu küçük armağanı dilerim hoş göresin. Ben geldim işte, çiğlerle bezenmiş olarak; Alnımda seher yelinin dondurduğu çiğler. Yorgunluğumu alsam ayak ucunda bırak! Hayâl etsem o tatlı demleri birer birer. Bırak unutayım başımı taze göğsünde! Hâlâ aklımda lezzeti son öpüşlerinin. Hayırlı fırtınadan sonra sâkîn, âsûde, Uyusam biraz, mâdem uzanmış dinlenirsin. Paul VERLAINE Çeviri: Cahit Sıtkı