Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nazir Akalın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yakışıklı Ütopya

Uyuştu baştanbaşa dokunduğun eşyalar Kalbimi gözlerinde cehenneme uzattım Yerlerini şaşırdı gökyüzünde bulutlar Ve bir tufan içinde son uykuya uyandım Bahçem tarumar oldu ıslandı zambaklarım Bir serabın ucundan tuttu diye aşklarım Yaşlı gözlerle aktım içimdeki kahıra Güneşi öpmeliydim kararmadan ufuklar Yakışıklı bir tabut kesti yollarımı Sardık içine koydum yirmi beşlik yaşımı Ne yapsam sana doğru koşan ayaklarımı, Artık yakalayamam bak koynumda kement var Nazir Akalın

Gözlerime Yağmur Yağıyor Anne

insanlar zamanı boğuyorlar kelimeler tükendiğinde şehirleri rehin alıyor gökler gözlerim öksüzleşiyor anne sahipsizliği dolanıyor dilime o eski çıkmaz sokakların/ kapı önlerinde sevince doyamayanların korkunç bir ihanete uğruyor evler bir körelme giriyor beynimin en izbe yerlerine gözlerim hüzne kesiyor anne bir yüzü valeye yorumlanan bir yüzüne yürekkızı konulan bir madalyon adına gözlerin yağmalanıyor anne bir ulusal savaşta döktüğüm kan en son tükenişime rölans insanlar süreğenliğimi yerle bil ettiler gözlerime yağmur yağıyor anne daracık bir borsa oluyor insanların ceplerinde tüm ülkem bir çıkmaz sokaktayım kimseler bakmıyor yüzüme bile bulutlar gölge düşürüyor künyemin seçemediğim önyüzüne içimde yalnız bana karşı ben kaldı diye gözlerime yağmur yağıyor anne Nazir Akalın

Şairin Ölümü

Hüzün içinde yürüyen dört insan omzunun Anlamaz birçokları sonsuz güzelliğinden Sözcükler çıkagelir umulmadık bir vecdle Dönülmez serüvenlerin gülünden dikeninden Yüzü  kanlı kız çocuklarının  göz uçlarından Sıyrılır da anlamı dört insan omzunun Dönülmez serüvenlerin sevincinden hüznünden Beslenir alevleri bu delişmen uykunun. Nazir Akalın

Nazir Akalın Diye Hüzne Künye Düştüler

Çekilmez adamdı Nazir. Zehirli bir dille konuşurdu insanla ve eşyayla. Beni, ısrarla kendisinden soğutmaya, uzaklaştırmaya çalıştı, kendi yalnızlığına daha erken gömülmek için belki de. Ben de uzaklaştırdım mı kendimden diye kuşkulandım şimdi. 2002'ydi galiba, bir anda doğal halimle, "Hiçbir dizen çarpmadı beni, beni titretecek bir şiirin olmadı gitti," dedim. Yürüyordu, durdu. Bir acı dalgası geçti yüzünden. "Doğru olamazsın," dedi. "Ben, hayatımı koydum şiirime." Yorum yapmadım. Keşke şimdiki gözle okusaydım şiirlerini. Fark etmiştim fark etmesine de elbette bu kadar sahici değil. * (Hüseyin Alacatlı'nın ölümü üzerine) Nazir'de bir yazı yazdı. Yazdığı yazıyı okuttu bana. Yazıdaki şu paragrafı çıkarmasını istedim:  “Batılılar ‘ferd’in tek başına ‘insan ırkı’nı temsil ettiğine inanırlar. Ben de varlığımı idrak ettiğimden beri Hüseyin’in akıbetine mütemayil bir insan olarak inanmaya başladım ki,  Hüseyin benim hayatıma ve sonuma da ‘ayna’ tu...

Limon Çiçeği

Melankolik bir kıyımda mil çektiler kalbime aşkım senin gölgende hain tefeci diye gönlümü karış karış parselleyen cinnetler gecemi sular gibi sular gibi içtiler şehri kaplayan gölgemi karanlıklara gömüp güneşi kadere kefen diye boydan boya biçtiler ve ah limon çiçeği meçhul bir kapı aralığından nazir akalın diye hüzne künye biçtiler işte o gün bu gündür gözlerimde çıldıran bu yorgun isyan kiliseye havraya camiye gitmez sessiz iç geçirişlerle kıyısında bir nehrin cuma cumartesi pazar üç kez intihar ah limon çiçeği yalvar bir yere yalvar üşümesin üşümesin ne olur cansinemin kalbinde musalla taşım dizlerde künyeme şu mil çeken yıllarım her dikenli çalıdan gül koparır şiirlerde ağlarım Nazir Akalın

Tül-Hayâl

İçli bir şarkıya dönüşür zaman; Hüzünlü nağmeden vazgeçemezsin. Göğsündeki yara dağlandığı an, Âh etmek istersin, inleyemezsin! Yıldızlar dökülür ak saçlarına, Mehtaplar imrenir gözuçlarına, Başını alır da avuçlarına, Ağlamak istersin, sabredemezsin! Kulağında çalar eski şarkılar, Devirler değişir, hikâye başlar, Tül-hayâl içinde zaman yavaşlar, Kalbindeki sırrı gizleyemezsin! Kadehlerle içsen tek uzvun sızmaz, O mahşer gecene düşlerin sığmaz, Kulağına gelen kadim incesaz, Seni sende çözer, hissedemezsin! Gözünden süzülür en kanlı sırlar, Yaşadığın ana sığar asırlar; Yağmurlara bıraktığın kahırlar, Bir gece kabrine yağar mı dersin? Nazir Akalın