Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sünbülzâde Vehbi Efendi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sanma ancak baña bu dîde-i giryân aglar

Sanma ancak baña bu dîde-i giryân aglar Derdimi yazdıgı demde kalemim kan aglar Tıfl-ı bî-dâye-i dil giryesin artırmadadır ‘Âleme geldigine oldu peşîmân aglar Bî-kesem öyle ki bu hâl-i garîbim görse Kendi derdin unudup baña yetîmân aglar Pençe-i hâr-ı sitemde göreli dâmenimi Çeşm-i şebnemle benimçün gül-i handân aglar Zulmet-i râh-ı talebde bu tekâpûlar ile Teşne-leb kaldıgıma çeşme-i hayvân aglar Kiştzâr-ı emelim şûre-zemîn olduguna Girye-i şefkat ile ebr-i bahârân aglar Tamla yâkûta döner katre-i hûn-ı eşki Sahtî-i bahtıma kanlar dökerek kân aglar Böyle ‘uryân-ten-i esbâb-ı emel kaldıgıma Çaglayıp lûle-i germâbe-i sûzân aglar Hüşkî-i bâg-ı ümîd-i dil-i bî-bergim içün Nâle vü zâr ile dōlâb-ı gülistân aglar Cûşiş-i eşkimi seylâb gibi gördükçe ‘Ayn-ı pür-şefkat ile cûy-ı firâvân aglar Pür-humâr oldugumu çeşm-i habâb ile görüp Cür’a-efşân olarak sâgar-ı rindân aglar Berk-i kühsârı dahi nâle-i germim eridip Yüregi taşdan iken kûh-ı girân-cân aglar Hûn-ç...

Sühan Kasidesi

Sühan oldur ki ola âyet-i kübrâ-yı sühan Yıla safha-i i’câzda a’lâ-yı sühan Şâ’ir oldur ki anıñ kalbine Hassân gibi   Nefha-i Rûh-ı Emîn eyleye ilkâ-yı sühan Hüsrev-i mülk-i sühan aña denir kim kalemi   Çeke menşûr-ı hayâlâtına tugrâ-yı sühan Eyleye şa’şa’a-i fikreti mânend-i Kelîm   Ceyb-i ma’nâda nümûde yed-i beyzâ-yı sühan   Dem-i ‘Îsâ gibi enfâs-ı hayât-efzâsı Ede bir nutk-ı revân-bahş ile ihyâ-yı sühan   Hızr u İskender'i sîr-âb ede cûy-ı nazmı   Eylese âb-ı hayâta bedel icrâ-yı sühan   Cevher-i nutk-ı güher-bârı ile ‘âlemde Hüsn-i sûret bula efrâd-ı heyûlâ-yı sühan   Tab’ı âyîne-i işrâk ola tâ kim andan Mantıku’t-tayr okuya tûtî vü bebgâ-yı sühan   Nazmına silk-i cevâhir mi denir olmayanıñ   Dili deryâ-yı hüner tab’ı güher-zây-ı sühan   Pûte-i zerger-i endîşede kâl olmayıcak   Sîm-i ma’nâ olamaz kâbil-i tamgâ-yı sühan   Kimse bakmaz yüzüne tâb-ı hayâl-i rengîn   Olmasa gâze-i ruhsâ...

Sünbülzâde Vehbi Efendi

Bezm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can. Lal-u şarap içürem ve ıslatıp geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan. Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır ? Lale ile sümbülü kakulene nevcivan. Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan. Salınarak giderken arkandan ben sokayım, Ard eteğin beline, olmasın çamur aman. Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam, Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan. Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç, Düşmanının bağrına, hançerimi nagehan. Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim, Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman. Herkese vermektesin, bir de bana versene, Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman. Sen her zaman gelesin, ben Vehbi"ye veresin, Esselamün aleykum ve aleykümselam. Sünbülzâde Vehbi Efendi Sünbülzâde Vehbi, Divan Edebiyatı şairlerinden olup 18. yüzyılda yaşamıştır. Arapça ve Farsçayı lügatlerini yazacak derecede bilen, başta kadılık olmak üzere birçok...