nar’dan dökülen taneler sanıyorduk kendimizi, kim bilir kimin için düpedüz oyalanıyorduk hüzün ve kederle dilini ısırıyordu ağaç bizi görünce hayatın yalanını yüzüne vurmamak için sustuk. sabrımız sınadı dilimizi. meğer içimiz bir deniz gibi gidip gelirmiş acının yüreğine adını bilmediğimiz taneler sessizce birer çocuk gibi düş evimizden çıkıp gidermiş dip odalarda sevişen kelebekler hangimiz aşk burada yoktur dese de inanmaz bize. bunun için ağaçlar kuşsuz sokaklar uykusuz birer çocuktur bu yüzden gelip bizi bulan hüznün durağı yoktur ona çıkılan her yolculuk insanın içinde başlayıp içinde son bulur bu kupkuru yağmur, ıslatır insanı bazen… bazen de insan nar’ın ta kendisi olur ve arar bulur yalnızlığını kalabalık bir yerde M. Sadık Kırımlı
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"