Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şaban Abak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cennet Çağrışımı

Akşam güneşi vurunca bahçelere Bir cennet çağrışımı yapıyor ağaçlarda Erguvanlarda Ve artık açılmaya başlayan Bayıltıcı kokularıyla Temiz kalpleri Ağlayış çizgisine çeken İğdelerde Ve bahçe çitlerine dolaşık yaşayan Hanımellerinde Bulutlar bu saatlerde özeniyor Erguvan ağacının çiçeklerine Yamaçlara güpegündüz rüya gördüren İstanbul’da bir küçük hanım sultan Mahmur uykulardan yeni uyanmış İmkânsız güzelliğiyle erguvan Cennet çağrışımı yapıyor Seni bu renkte mi özlüyorum ben? Senin çitlerine mi tutundu kalbim? Bahçede haylaz bir merdiven Tahtadan Çocuklara yaramazlık fısıldayan Boyu erik ağacını geçiyor Göklere uzanıyor basamakları İki kolu ayrılmaz bir ikili Biri sen biri ben miyim? Cenneti seviyorum Çünkü sen cennettesin. Şaban Abak

Siyah Beyaz Kızlar

II. Ormanda nasıl kükrerse bir erkek geyik Sabaha karşı alacakaranlıkta Yağmuru tetikleyen Dağı kundaklayan bulutu boynuzlayan Ah işte seni öyle arıyorum canım Gelinler gibi sonsuz ağlayan Murat alamamış Güveyler gibi Bir anne nasıl koşarsa yanan bir evden Yavrusunu kurtarmak için, öyle candan Atlıyorum işte senin alevlerine Baba nasıl ağlarsa öyle Ölmüş oğlunu kucakladığında nasıl Sedyede çenesi bağlı yatan Meleklere gülümsüyormuş gibi yatan Ölmesi mümkün değilmiş gibi yatan Yine de ölmüş olan ölmüş olan Ne garip ülke şu gözyaşı yurdu Zamanı durdurmuş gülümseyişin Yağmurun atları iniyor dağdan Şaban Abak Kaynak:  http://www.edebifikir.com/

Kılıcım, Çekicim, İnce Gül Dalım

Çekici parmağına indirdiğim gün Sevdakâr bir çırak olduğum anlaşıldı Gülümsedi ustam. Parmağımın ucundan acıyı emerek büyüdüm ben Gül desenli kılıçlar işledim merhametli Aşkı övme savaşlarına girdim bismillah İlk hamlede en güzel yerimden yaralandım Çok iyi savaştım ve yenildim. Keçenin dört ucunu da salıvermiştim suya. Güzele yakınlaştım, ilmim arttı Sırları çözüldü yeşil çöllerin Çözüldü dağların bilge duruşu Yaşamayı sürdürdüm bitmemiş destanımı Şehirlere yürüdüm meydana girer gibi Denizler karşılamaya geldi anlımı Parmağımı kaldırdım göğe doğru Mazlumlar Parmağımdaki çekiç izinden tanıdı beni Şehrin diplerinden koşuşup biriktiler Kılıcımla boylarını ölçmek için çocuklar Gördüler ki göğüs hizasına geliyor gül deseni Yaralarımdan düşen kabuk gibisin dünya Dönüşün çocukların başını döndürüyor Binicisine tutkun yaşlı kısrağım benim Keçenin dört ucunu da salmışım işte suya Sarı ayın saçları dağılıyor uykuya Aya yağmur mu değmiş, maviye dağılıyor Göğsümde d...

Güneş Çiçeği

Atı Gülşah’la kalbinin rabıtası hiç kopmayan Duran’ın, tarlalar arasından geçerken güneş çiçeklerini seyretmesi, onların aşık oldukları Güneş’ten bir an olsun yüz çevirmeyişlerine imrenmesidir. Bu odur: Dönmesin kalbim Tanrım, dönmesin kalbim Dönsün başım Dönsün başım Dönsün daima güneş sarhoşu başım Bir gündöndü tarlası uğultusuyla Bal sarısı, at rüyası, arı tefsiriyle Serin ikindi esintisiyle Kırpıştırıp iri kirpiklerini Yüzünde aşk aydınlığıyla Dönsün, şifadır Unutuşun yarasına ve kaybedişin Kalbim sabit kalsın diye Dönsün dursun durmadan O gözleri gece güzelin, Gölgesi ay sevgilinin Yörüngesinde Bulutları köpürterek yüzen Altın bir gemidendir Leventleri ışın mızraklar yağdıran Ateşli öpüşlerle uyandıran Bayıltan ve uyandıran O sevgilinin. Şaban Abak