Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Warsan Shire etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KIZIMA, 'ERKEKLER EVE GELDİĞİNDE KENDİNİ ATEŞE VER' DİYECEĞİM

EV -I- Bütün kadınların içinde kapalı odalar vardır, diyor annem: arzudan mutfak, kederden yatak odası, ilgisizlikten banyo. Bazen anahtarlarıyla gelir erkekler, ve bazen gelir erkekler çekiçleriyle. -II- Nin soo joog laga waayo, soo jiifso aa laga helaa, (*) Dur dedim O’na, Hayır dedim O’na, fakat dinlemedi o adam. -III- Belki bir planı vardır kadının; belki kendisinin yapmak için geri alır adamı, buz dolu bir küvette birkaç saat sonra uyanması için adamın kuru bir ağızla, aşağı doğru bakarken kendisinin yeni ve şık yöntemine. -IV- Bedenimi gösteriyorum parmağımla ve diyorum ki: Ah, bu eski şey mi? Yeni giyindim bunu üstüme. -V- Bunu yiyecek misin? diye soruyorum anneme, parmağımla gösteriyorum yemek masasında uzanan ve ağzında kırmızı bir elma doldurulmuş olan babamı. -VI- Vücudum ne kadar büyük olursa, o denli daha fazla kapalı oda var onda, ve o denli daha çok erkek gelir anahtarlarıyla. Anahtarı o kadar da içeri sokmamıştı Anwar; hâlâ düşünüyorum içimde acaba ne açabilirdi diye. B...

Ülke

Ülke eğer bir köpekbalığı ağzı değilse terk etmez ülkesini hiç kimse. Koşarsın sınıra ulaşmak için, sadece bütün şehrin sınıra koştuğunu gördüğünde. Komşuların senden hızlı koşmakta, gırtlaklarındaki nefes lekelenmiş kanla. Birlikte okula gittiğin o oğlan var ya, hani o eski kalay fabrikası arkasında öpüşüyle döndürmüştü başını, boyundan büyük bir tüfek taşıyor şimdi. Ülken sana kalman için izin vermediğinde, işte o zaman terk edersin ülkeni sadece. Ülke kovalamadığı müddetçe, terk etmez ülkesini hiç kimse. Ateş vardır ayaklar altında ve sıcak kan karnında; yapmayı düşündüğün bir şey değildir bu, ta ki dumanı tüten o süngü tehdit edene kadar enseni ve o zaman bile taşıyıp durmuştun hatta milli marşı nefesinin altında bir havaalanı tuvaletinde pasaportunu parçalara ayırırken; ve her bir ağız dolusu kağıdı hıçkırarak yutarken artık geriye dönemeyeceğini apaçık anlarsın. Anlamak zorundasın: karadan daha güvenli olmadığı müddetçe, çocuklarını bir bota bindirmez hiç kimse. Avuç içlerini tre...

Yurt

kimse terk etmez yurdunu yurdu bir köpekbalığının ağzı olmadıkça kimse dönüp sınıra doğru kaçmaz bütün şehir onlarla birlikte kaçmıyorsa. komşuların senden hızlı kaçtığında kan ter içinde, nefesleri tıkalı birlikte okula gittiğin o genç çocuk hani şu eski fabrikanın arkasında öptüğün kendinden bile büyük bir silah taşıyorsa işte o zaman terk edersin yurdunu başta yurdun izin vermez kalmana. kimse yurdundan kaçmaz, peşinden kovalayan olmadıkça ayaklarının altında ateşler dalağı patlarcasına hiç kimse düşünmez bile bunu yapmayı o keskin bıçak dayanmadan önce boğazına hatta o zaman bile marşını söylersin fısıltıyla da olsa pasaportunu yırtarsın bir havalimanı tuvaletinde ağzına attığın her kâğıt parçası hıçkırıklarına karışır geri dönmeyeceğini ilan ederken. şunu anlamak zorundasın kimse çocuğunu bir kayığa bindirmez su karadan daha güvenli olmadıkça kimse avuçlarını yakmaz trenlerin altında vagonların diplerinde kimse kamyonların kasasında günler geceler geçir...