Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mehmet Taner etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kuru Ayaza Bıraktın Beni

Beyaz çarşafların üzerinde, Sağıma dönemez’im. Soluma dönemez’im. Münker duvar, Nekir pencere. Dilim, cenin dili. Rahim’den aldın, İnce yağan kar altında Kuru ağaca döndürdün Kuru ayaza bıraktın beni. Takık dişlerimi aldın Beyaz bıyığımı incelttin Kara boşluğa yumdun ağzımı, Kımıldayan er kolumu Demirlere bağladın. Tüm Kitap, çekildi hücrelerimden. Cümle kılcal zaman, iplik gibi çekildi. Doksan dokuz adın, döküldü sofradan bir bir. Kaldın usumda, savrulan bir edat gibi ey nehir. Mehmet Taner Mehmet Taner'in Vezinler kitabının ithaf yazısı: Kuruyan, giderek yalnızlaşan bir zihnin işittiğim tek serzenişi ile, çekildiği yatakta doğrulup söylediği sözlerle, Babamın Anısı’na: “...kuru ayaza bıraktın beni!”

Beni Hayata Geri Verdiğin Sırada

Beni hayata Geri verdiğin sırada, Orada olamam. Yapraksız bir dal gibi; Bir ırmak yatağı gibi, kurumuş. Teşekkürler gene de Bu ışık damlası için Aramızda. Acı-Bilinç için, Ki kendisine Değer Katlanmaya. Yeşerecek olan O uzak yaprağın bilinci, Körpe ağaçlarda. Kalsın Titreşim, Lütfunla, Baharlar boyu Kırık boynumun Okluğunda, Yarı söz, yarı karanlık kara. Mehmet Taner

Ece

Bir ölüm öyle yakın, ne vakit algılanır Bir cenaze töreni usul, nasıl başlar: Hangi tonlar uyur da ağaçların üzerinde Kalb hangisiyle titrer, belirdiğinde Bellekte tüyden hafif, ipek fotoğraflar? Ebedi sükût içinde tek teselli, sevmiş olmak O ışıldar, dokuna dokuna sedef taşlara; Oynatır, sıkışmış kütükleri yer yer - İnsan, bir nehir gibi kımıldar kendi içinde Öyle sahi, öyle acı kalmak ister. Mehmet Taner

Sal

Bir altın damarı parlıyordu ilerleyen mağaranın ağzına doğru,      göz kalınlığında. Orada kalabalıktılar. Birbirlerini      yaşamaya alıştırıyorlardı. Seslerini duymuyordum. Başımı çevirdiğimde ana-damarı gördüm: Tam saçlarımın      hizasından toprağa doğru iniyordu. Kara saçlarımdan      toprağa kadar altın bir rüzgârdı bu. Sal kımıldadı. Sıkıntılı bir ses duydum. Hepsi birden dönüp bana doğru baktı. Canlı bir şey olduğunu Görmek üzereydiler Çerçevenin içinde. Mehmet Taner

Temas

Bir palmiye gibi uzak, müziğinden senin Geçen kışı bahçede geçirdim Çevre çitin üzerinde yağmur Gizler bahçeleri, soğutur Kimsesiz miydim, hiç değil Pencereler yanar durur, söner durur Payınca kederli, yeterince mağrur Başka dilden bir şeydi ama içimde hayat, Art arda devrilen ufka bu körpe Tepelerden ağrı dalgaların önünde - Ona ondan da tenha, ondan da elgin Üstünde, kolları ıssız sahilin – Bir kaybolmuş enik, bir susmuş sema Bir ücra gömüydü dilim benim Uğultuyla iki yanıma salınarak Diyordum ki kök salmış rüzgarda, uzak Bir palmiye gibi müziğinden, Yamaçlardan inen sükût içinde Bir şey söylenmiş idiyse Benim, söylenen Çitlerde yükselen şu kokulu Sarmaşıklardan gülden işittim bunu: Seninle sana içinde dilsiz Dolaşacağın defteri de gönderiyorum, Gecede parlar, günde nemli Kayadan ve yosundan Ayırıyorum seni Durup dinledim, kokladım takat ile Ciğerlerime doldurdum Yaban’ın sesini; Telafi ise telafi, istila ise istila Görgü ise evet kör görgü için B...