Güvenmiyorum kazıbilimcilere- Binlerce yıl geçtikten sonra, Ayak izi olmayan kıyılarda, Eskiden koşuşturmayla dolu yıkıntılarda, Bir kuru kemik parçası bulacak biri -Bir kuru kemik, bedenimden. Nereden bilecek bu kuru kemik parçasının Yanmışlığını, kavrulmuşluğunu yirminci yüzyılda? Ve yeryüzü katmanlarındaki hangi insan Bulabilir kurbanların gözyaşlarını İşkence görmüş kurbanların? O gözyaşları Kilitlendi bin demir parmaklık arasına, Tek bir anahtarla Böyle bir hapishane kapısını açacak. Ama bu anahtarı almaya çalışan sayısız cesur insanın Öldürüldü hepsi, düştüler Silahları ve kılıçlarıyla gardiyanların. Alabilseydim o gözyaşlarının bir tanesini Yastığımın yanına koymak için, Bin kulaç derinde bulunmuş inciden daha değerli, Parlayacak hep ve hep, Işıyacak tüm zamanlarda, uzamlarda! Biz de hepimiz Kendi çağımızda Çarmıha gerilmedik mi? Ve bu çarmıha gerilme Daha az acı veren bir şey değil kesinlikle Nasıra halkının çarmıha gerişinden. Düşmanımızın eliyle, Dikenden bir taç konuldu başı...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"