Ana içeriğe atla

Kayıtlar

halil cibran etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

HATIRLAMAK BiR BULUŞMA BİÇİMİDİR

Hatırlamak, bir buluşma biçimidir…  Unutmak ise bir özgürlük biçimidir. Halil Cibran

Kum ve Köpük

Siz, aşka yol göstereceğinizi sanmayın. Çünkü aşk sizde değer görürse her yolu gösterir. * Birlikte güldüğün birini unutabilirsin,  ama birlikte ağladığını asla unutmazsın. * İkinci kişiliğin senden dolayı daima mahzun. Onun yaşayıp gelişmesi hüzne dayanır. Bu yüzden bu hüznü sevinç olarak yorumlanır. * Dostum, sen ve ben yaşama yabancı kalacağız; ve birimiz diğerine ve her birimiz kendine, ta ki senin konuşup benim dinleyeceğim güne dek senin sesini kendi sesim sayarak, ve senin önünde dikileceğim ana dek, bir aynanın önünde durduğumu düşünerek. * Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır. * Gerçekte biz kendi kendimizle konuşuruz; ama ara sıra diğerleri de bizi işitebilsin diye sesimizi yükseltiriz. * Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir! * Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin, toprak üzerinde uyuyanlarınkinden daha güzel olmadığı gerçeğinde, yaşamın adaletine olan i...

Dua’ya Dair..

"Bize Dua'dan söz et!" Bunun üzerine de şunları söyledi Tanrı-Elçisi: "Sıkıntı ve ihtiyaç içinde olduğunuz zaman dua edersiniz; keşke, neşeyle dolup taştığınız zamanlar da dua edebilseniz! bolluk içinde yüzdüğünüz zamanlar da dua edebilseniz! Çünkü sizin benliğinizin, sizin kendiliğinizin, yaşayan küllî varlıkta açılmasından, genişlemesinden başka nedir ki dua! Ve daha huzurlu olmanız için, içinizdeki karanlıkları, içinizdeki katılıkları boşluğa boşaltmak duayse eğer, daha neşeli olmak için kalbinizin şafağını dışarı saçmak da duadır. Ve içiniz sizi duaya çağırdığında, ağlamaktan başka bir şey yapamıyorsanız, sizi mahmuzlamaya devam etmeli içiniz, ağlaya ağlaya sonunda gülmeye varıncaya kadar. Dua ettiğiniz zaman, sizinle aynı anda dua eden, ve duadan başka hiçbir yerde, başka hiçbir halde bir araya gelemeyeceğiniz kimselerle buluşmak için yükselirsiniz, yükselirsiniz, bulunduğunuz yerden çok yukarılara. Ve tapınağa sadece birş...

Tanrım Konuş Benimle

Adam fısıldadı: ''Tanrım konuş benimle.'' Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta. Ama adam duymadı. Sonra adam bağırdı: ''Tanrım konuş benimle.'' Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı. Ama adam dinlemedi onu. Adam etrafına bakındı ve, ''Tanrım seni görmeme izin ver'' dedi. Ve bir yıldız parladı gökyüzünde. Ama adam farkına varmadı. Ve yüksek sesle haykırdı: ''Tanrım bana bir mucize göster.'' Ve bir bebek doğdu bir yerlerde. Ama adam bunu bilemedi. Sonra çaresizlik içinde sızlandı: ''Dokun bana tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla, ne olur!'' Bir kelebek kondu adamın omzuna. Ve adam kelebeği, elinin tersiyle uzaklaştırdı... Halil Cibran

Nar Taneleri

Bir zamanlar, bir narın ortasında, her şeyden habersiz yaşarken ben, bir gün, bir nar tanesinin, "Gün gelecek bir ağaç olacağım," dediğini işittim, "Gün gelecek bir ağaç olacağım ve rüzgâr şarkı söyleyecek dallarımın arasında; dans edecek gün ışığı yapraklarımın üstünde; bütün mevsimler boyunca güçlü güzel ve görkemli olacağım." Bunun üzerine, bir başka nar tanesi, "Senin kadar genç olduğum günlerde," diye söze karıştı, "ben de hayaller kurardım böyle; ama olup biteni, geçmişi, geleceği ölçüp tartabiliyorum şimdi ve görüyorum ki, boşmuş, boş, boşun boşu, ümitlerim de hayallerim de." Sonra bir üçüncü nar tanesi karıştı söze, "Hiçbir şey görmüyorum ben," dedi, "hiçbir şey, bu tıkış tıkış ve tekdüze hayatta- öyle büyük, öyle parlak falan bir gelecek vaat eden." Bir dördüncü nar tanesi, "Fakat, parlak bir gelecek umudu olmadan da, düşünsenize," dedi, "ne kadar manasız olurdu hayat....

Aşk

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım. Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü. Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk 'ı soran sizler, Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum. Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için; kendi kendime cevaplamak istiyorum. İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir? Aşk adına söyleyin, yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden bu ateş nedir? Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir? Baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var. Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar diril...

Allah Aşkına Kalbim

Allah aşkına kalbim, Sakla sevgini Ve gizle şikâyet ettiğin şeyi Seni görenlerden Ve ganimet bil onu. Sırları ifşa eden Benzer ahmağa Susmak ve gizlemek Daha yaraşır aşığa Allah aşkına kalbim, Sana geldiğinde Bir soruşturucu Gelirse sana sorarak sıkıntını Gizle! Ey kalp eğer derlerse: “Nerede sevdiğin?” De ki: “Belki esir almıştır, Benden başkasını” Ve sonra mutlu görün. Allah aşkına kalbim, Gizle hüznünü Seni üzen nedir ki Dermanından başka Bunu bil. Ruhlardaki sevgi Kadehteki şarap gibidir Ne su görünür onda Ne nefesler gizlenir. Allah aşkına kalbim, Hapset dertlerini, Denizler coşsa da Yahut yıkılsa da felekler Sen esenlikte ol! Halil Cibran

Beraberlik

Siz beraber doğdunuz ve hep öyle kalacaksınız. Ölümün beyaz kanatları, sizin günlerinizi dağıttığında da beraber olacaksınız. Siz Tanrı'nın sessiz belleğinde bile beraber olacaksınız. Fakat birlikteliğinizde belli boşluklar bırakın. Ve izin verin, cennetlerin rüzgarları aranızda dans edebilsin... Birbirinizi sevin; ama sevgi bir bağ olmasın. Daha ziyade, ruhlarınızın sahilleri arasında hareket eden bir deniz gibi olsun. Birbirlerinizin bardaklarını doldurun; ancak aynı bardaktan içmeyin... Ekmeklerinizi paylaşın; ama birbirinizinkini yemeyin... Beraberce şarkı söyleyin, dans edin, coşun; fakat birbirinizin yalnızlığına izin verin. Tıpkı bir lavtanın tellerinin ayrı ayrı olup, yine de aynı müzikle titreşmeyi bilmeleri gibi... Birbirinize kalbinizi verin; ama diğerinin saklaması için değil; Çünkü yalnızca Hayat'ın eli, sizin kalplerinizi kavrıyabilir... Ve yanyana ayakta durun; ama çok yakın değil, Çünkü bir mabedin ayakları arasında mesafe olmalıdır; Ve meşe ağacıy...

Ve Hüznüm Doğduğunda...

……………….Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen ……………….Kederli bir kalp ne kadar yücedir. VE HÜZNÜM DOĞDUĞUNDA… Özenle besledim onu. Ve hüznüm doğduğunda hüzünle besledim onu, Gece gündüz üstüne titredim sevecenliğimle. Ve hüznüm büyüdü zamanla, serpilip güçlendi, Tüm canlı varlıklar gibi olağanüstü güzelleşti. Ve hüznümle ben, hep sevdik birbirimizi ve dünyayı Kaynaştık güzel ruhlarımızla birbirimize ve dünyaya. Ve hüznümle ben, söyleştikçe günlerimiz kanatlanır, Konuşkan düşlerimizle seçkinleşirdi gecelerimiz. Ve hüznümle ben, şarkılar söylerdik, komşular dinlerdi; Çünkü deniz gibi derindi, anılarla dopdoluydu ezgilerimiz. Ve hüznümle ben gururla yürürdük, saygılı gözler önünde; Düşmanca bakanlarda olurdu, çünkü soyluydu hüznüm. Ve hüznüm her canlı gibi öldü bir gün, yalnız kaldım; Kendimden geçtim, düşüncelere daldım, bunaldım. Ve konuştuğumda duymuyorum şimdi kendimi, Ve komşularım gelmiyor artık şarkılarımı dinlemeye. Ve düşlerimde dost sesler ba...

Aşkın Hayatı

İlkbahar Gel sevdiceğim, küçük tepelerin üstünde yürüyelim karları eritmek için, tepelerle vadilerde gezinsin diye hayatı uyandıralım uykusundan. Gel en uzak kırlarda Bahar'ın ayak izlerini sürelim; Gel, en yükseklere çıkalım, kırların yeşilleri giyinmesini seyredelim. İşte kış gecesinin topladığı örtüyü baharın fecri yaymış! Şeftali, elma ağaçları onu giyinmişler de kadir gecesindeki gelinler gibi çıkmışlar ortaya. Asmalar uyanıyor; filizleri kucaklaşan sevgililer gibi sarılmış. Irmaklar akıyor, kayadan kayaya sıçrıyor şenlik şarkıları söyleyerek. Çiçekler fışkırıyor doğanın kabından, deniz dalgalarının tepesindeki köpükler gibi. Gel sevdiceğim, yağmurun son gözyaşlarını içelim nergiz kaplarından, ruhlarımızı kuşların neşeli şarkılarıyla dolduralım. Meltemin nefesini soluyalım ve menekşelerin saklandığı şu kayada oturalım, Aşk'ın öpüşlerini alıp verelim. Yaz Kırlara çıkalım aşkım, gelen hasat günleri için; ürün toplama zamanı yaklaştı. Tohumlar, güneşin doğaya...

Yenilgi

Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim. Binlerce yengiden de bana değerli olan sen! Dünyadaki tüm parlak başarılardan sensin yüreğime yakın olanı! Yenilgi, yenilgim, baskaldırım ve de benim kendimle tanışmam. Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan ve solmuş defneler peşinde koşmayan biri olduğumun bilincindeyim; ve sende, yalnızlığımı buldum ve de herkesten uzak, ve de gururlu olmayı. Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım ve de kalkanım. Gözlerinde okudum tahtı arayanın kendi kendisinin kuluna dönüştüğünü. Ve, bir kimsenin derinliklerindeki esasını anlayabilmemiz için onun gücünü söndürmemiz gerektiğini. Ve ancak böylesine olgunlaştıktan sonradır ki, bir meyvenin tadına varılabildiğini. Yenilgi, yenilgim, benim sözünü sakınmaz yol arkadaşım şarkımı, bağrışmalarımı, sessizliklerimi hep duyacaksın. Ve senden baska hiçkimse bana söz etmeyecek kanat çırpınmalarından ve deniz kabarmalarından ve de geceleri yanan dağlardan. Ve sen, tek başına ruhum...

Kalbimin Derinlerinden

Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı ve uçtu gökyüzüne doğru. Yükseldikçe, daha ve daha, büyümeye başladı daha da. Önce bir kırlangıç gibiydi, sonra tarla kuşu ve kartal, sonra bir bahar bulutu misali genleşti en sonunda tüm yıldızlı gökleri kapsadı. Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı, uçtukça büyüdü, çoğaldı, oysa yüreğimi hiç terketmemişti... Halil Cibran

Sevgi

Adım atın, kahkahaların tümünün olmadığı, Sadece gülebileceğiniz mevsimsiz dünyaya, Ve ağlayın, ama tüm gözyaşlarınızla değil... Sevgi hiç bir şey sunmaz, sadece kendisini, Hiç bir şey kabul etmez, kendinde olandan gayri... Sevgi sahip çıkmaz, sahiplenilmez de; Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle... Sevdiğinizde, "Tanrı benim kalbimde," yerine, Şöyle deyin, "Ben kalbindeyim Tanrı'nın ..." Ve sanmayın yön verebilirsiniz sevginin akışına, Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer, sizi değer bulduğunda... Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka... Fakat seviyorsanız ve ihtiyaçların arzuları varsa, Bırakın bunlar sizin de arzularınız olsun... Erimek ve akmak, geceye şarkılar sunan bir dere misali, Şefkatin fazlasının verdiği acıyı bilip, Kendi sevgi anlayışınla yaralanmak. Halil Cibran

Arkadaşlık

Ve bir genç, şöyle dedi: "Bize arkadaşlıktan bahset." Ve o cevap verdi: "Arkadaşınız, cevap bulan gereksinimlerinizdir. O, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır. O sizin sofranız ve ocakbaşınızdır. Çünkü ona açlığınızla gelir ve onda huzuru ararsınız. Arkadaşınız sizinle içinden geldiği gibi konuştuğunda, ne 'hayır' demek zor gelir, ne de 'evet' demekten çekinirsiniz. Ve o sessiz kaldığında, kalbiniz onun kalbini dinlemek için sessizleşir. Çünkü arkadaşlıkta, kelimeler susunca, tüm düşünceler, tüm arzular ve beklentiler, gürültüsüz bir sevinç içinde doğar ve paylaşılırlar. Arkadaşınızdan ayrıldığınızda ise yas tutmazsınız; Çünkü onun en sevdiğiniz yanı, yokluğunda daha bir berraklık kazanır, tıpkı bir dağın, dağcıya, ovadan daha net görünmesi gibi... Ve arkadaşlığınızda, ruhsal derinlik kazanmaktan başka bir amaç gütmeyin. Çünkü, salt kendi gizemini açığa vurmak peşinde olan sevgi, sevgi değil, savrulmuş bir ağdır ve sa...

Konuşma

Ve bir öğrenci, "Bize konuşmadan bahset" dedi. Ve o cevap verdi: "Siz konuştuğunuzda, düşüncelerinizle barış içinde olmayı terkedersiniz; Ve kalbinizin ıssızlığında daha fazla kalamadığınızda, dudaklarınızla yaşamaya başlarsınız. Ses sizin için bir eğlence, bir zaman geçirme aracı olur. Ve konuşmalarınızın çoğunda, düşünce yarı yarıya katledilir; Çünkü düşünce, boşlukta uçan bir kuş gibidir; kelimelerin kafesinde kanatlarını açabilir ama uçamaz. Aranızda bazıları, yalnızlığın korkusuyla konuşkan birini ararlar; Çünkü, tek başına olmanın sessizliği, gerçek ve çıplak kendilerini gözleri önüne serer, ki onlar bundan kaçarlar. Ve konuşmayı seven bazılarınız vardır ki, bilgisizce ve önceden düşünmeden, kendilerinin bile anlamadığı bir gerçeği ifşa edebilirler. Ancak bazılarınız ise içlerinde gerçeği taşır, ama onu kelimelerle dile getirmezler. Böylelerinin sinelerinde ruh, ritmik bir sessizlik içinde dinlenir. Bir arkadaşınızla karşılaştığınızda, ruhunuzu...

Çocuklarınız Sizin Çocuklarınız Değil

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil. Çünkü ruhları yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever Halil Cibran

Neşe ve Hüzün

Kendinizi neşeli hissettiğinizde kalbinizin derinliklerine inin. Farkedeceksiniz ki, size bu sevinci veren, daha önce üzülmenize neden olmuştu. Üzgün olduğunuzda, tekrar kalbinize dönün. Göreceksiniz ki, daha önce sevinciniz olan bir şey için ağlıyorsunuz. Halil Cibran

Acı

Ve bir kadın, "Bize acıdan bahset" dedi. Ve o cevap verdi: "Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır. Nasıl bir meyvenin çekirdeği, kalbi Güneş'i görebilsin diye kabuğunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz. Ve eğer kalbinizi, yaşamınızın günlük mucizelerini hayranlıkla izlemek üzere açarsanız, acınızın, neşenizden hiç de daha az harikulade olmadığını göreceksiniz; Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi, aynı doğallıkla, kalbinizin mevsimlerini de onaylıyacaksınız. Ve kederinizin kışını da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz. Acılarınızın çoğu sizin tarafından seçilmiştir. Acınız, aslında içinizdeki doktorun, hasta yanınızı iyileştirmek için sunduğu "acı" ilaçtır. Doktorunuza güvenin ve verdiği ilacı sessizce ve sakince için; Çünkü size sert ve haşin de gelse, onun elleri "Görülmeyen'in şefkatli elleri tarafından yönlendirilir. Ve size ilacı sunduğu kadeh dudaklarınızı yaksa da...

Yedi Beyaz Güvercin

Yedi asır önce Derin bir vadiden Yedi beyaz güvercin havalanır Ve karlarla kaplı Yüce bir dağın doruğuna doğru kanat çırparlar. Kuşları temaşa eden yedi adamdan biri 'Ben yedinci güvercinin kanadında Siyah bir nokta görüyorum.' Der. Bugün O vadide yaşayan insanlar Evvel zaman içinde Karlarla kaplı Bir dağın doruğuna doğru havalanan Yedi siyah güvercini Anlatıp dururlar. Halil Cibran