Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sadık Armutlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şem’ü Pervâne; İran Edebiyatı ve Divan Şiirinde Ateşe Uçan Kelebekler

"يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِۙ    "O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler." (Kur'an-ı Kerim Kâri’a 4. Ayet) Hatırlarım bir gece gözüme uyku girmedi Duydum ki pervâne muma şöyle dedi: Ben âşığım, eğer yanarsam yeridir, Peki ya senin ağlayıp yanman nedendir? Sa‘dî-i Şîrâzî  Hali perişan bir pervâne vardı,  Ateşe helâl kıldı tatlı canını.  Yüzlerce ateş ve dert içinde olan mumu gördü,  Sararmış yüzünün üzerinde gül rengi gözyaşı akıyordu. Kâsım-ı Envâr Kolumu kanadımı çırpıyorum pervâne gibi  Her ne kadar benim mumum görüşten uzak olsa da.  Seyf-i Fergânî Senin yanağının mumunu arzulamaktayım  Tıpkı aydınlığı arayan pervâne gibi.  Seyf-i Fergânî Tecelli mumunun nuru bizim gönlümüze kıvılcım attı  Tüm bu nuru ve ziyayı o aydınlıktan bulduk.  Ubeyd-i Zâkânî Bazen mum gibi ışıldayıp parla aşk ile  Bazense pervâne gibi yanıp tutuş aşk ile. Ubeyd-i Zâkânî Sen mum sıfatlı olduğun i...

Kelebeğin Ateşe Yolculuğu: Klasik Fars ve Türk Edebiyatında Şem'ü Pervâne Mesnevileri

Bu makalede pervâne ile şem‘ kelimelerinin anlamları, Şem‘ ü Pervâne’nin kaynağı, manzum ve mensur eserler ile divanlarda yer alan Şem‘ ü Pervâne sembol ve şiirleri ele alınmıştır. Ayrıca bağımsız bir eser olarak Farsça ve Türkçe yazılan Şem‘ ü Pervâne mesnevileri hakkında bilgi verilmiştir. Şem‘ ile pervâne arasındaki ilişki, eskiden beri şair ve ediplerin dikkatini çekmiştir. Şair ve edipler bu iki kelimeden birleşik sıfatlar ve tamlamalar oluşturarak, yeni kavramlar/semboller yaratmışlar, bu iki kelimeyi hem gerçek hem de mecazî anlamlar yükleyerek, beşerî ve mecâzî aşkı dile getirmişlerdir. Bu aşkı anlatırlarken de şem‘ ve pervâne sembollerinden yararlanmışlardır. 1. Kelime Olarak Şem‘ ü Pervâne Şem‘; Arapça bir kelime olup mum, balmumu, aydınlanmak için yakılan herşey, çerağ, kandil manalarına gelir.1 Şem‘, aşağıdaki kelimelerle birlikte tamlama oluşturarak “güneş” anlamını verir: Şem‘-i âsmân, şem‘-i âftâb, şem‘-i encüm, şem‘-i hâver, şem‘-i rûz-ı rûşen, şem‘-i zer-endûde...