Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Deniz Durukan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aşşşk

aslında hiçbir şey yok ayla! sadece tecrit ettim kendimi loşluğa ayaklarımı uzatarak, bazen de gerinerek kış esmerliğinde şarkı söylüyorum, ayla senin ruhun uçmuş rutubetli odalarda üşüyor şimdi tüm eşyalar ama korkma korkma iyiyim ayla! koca dolabın içinde asılı tek bir ceket gibiyim açık yerlerimi kapıyorum, uzayan tüylerimi güneş nasıl da doğuyor yorulmadan her sabah ayla! sen her sabah aynı sıcaklıkta kalkabilir misin yataktan? hatta üç ayrı aşkı taşıyabilir misin? bu şehir yokuş yukarı uzuyor ayla! çift camlı pencereleri, parlatılmış kapı tokmaklarıyla kıvrılıyor evler dar sokaklara kaldır eteğini ayla! aşk hiçbir şeydir, beraber uyumaksa tecrübe... ayla! bazen atlamak istiyorum aşağıya Deniz Durukan

Kız Kurusu

hayatıma giren bütün harun’ları saydım kırmızı suratlı, hafif kambur, hatta babadan aksak bir tek harun çıkmadı isterdim elbet, yakası açık vişne çürüğü yalanları olan izdivaç kuyruğu çok uzun gelinlik… akşam saat beşi gösterince, sıcak çorba yanında fazla sirkeden kabarmış puf börekleri, nur topu bebekler… tamda şurada, kurt sineklerini izleyerek geçirdim sabahı tüy kadar hafif, arı kadar hızlı geçti zaman dizlerimin dibinde bir ara öper gibi bakmıştık birbirimize yarım dakikadan az, zehre batırılmış ok beyaz bir örtüye sıçrayan mürekkep gibiydi Deniz Durukan

Ölümde Hiç Risk Yok

ne zaman bir resme baksam; orman koca bir yalnızlıktır karanlık bir ışık gibi sızar aşklara ne zaman sana baksam; yakalanırım kalabalık evlerin can sıkıcı telaşına gece hep tersten düşer kasıklarıma yanıldım! hiçbir şey yok aramızda tenha bir masadan başka kısa saçlı bir sürtüğün tek başına çiftleşmesidir zaman bıçağın kendini bileylemesidir, hiçbir şeydir. kırık bir aynayı taşıyoruz hep beraber dalıyoruz sokaklara kanayan yerlerimizi ovuyoruz ayakta, kırmızı kapının tam ortasında her insan kendinin katilidir aslında. Deniz Durukan

Önce Göz Ölür

severken seni sürükleniyor hayat sızıyor çatlak bir duvardan, gizleniyor kemikleşmiş bir soğuk kırma yakalı büyük adamlarla kuş kovalayan oğlanlar arasında ölmüş bir kralın cinayetlerini unutacak kadar bağlıyım sana, ipek kordonla arap bir uşağın önünde hint topu kadar sert, hint topu kadar suratsız ihtiyarların sesi değmiyor ağaçlara düşmüyor hiçbir dağa, ovaya altı metrelik çukurlar kazıyorum toprak ve kanla örtüyorum kalçalarını bıçak sırtı kalınlığında… sürükleniyor hayat, aktıkça taşıyor hiçbir yere severken seni duruyor zaman kahverengi bir sevinç hırpalanıyor gözlerinde durgun suyun akışı tanıklık ediyor “aşk yalansa her şey yalan” diyen bir çocuğa inanarak; kral taklidi yapacağım bu gece ve atım ahırda hep hazır bekleyecek (Şakağına Daya Beni’den) Deniz Durukan