“Hiç doğmamış olmayı dilerdim”. Bu cümle terapi odasının orta yerine mıhlanıyor, doktoru hareketsiz, hastayı geleceksiz bırakarak havada asılı kalıyor. Mazinin derin dehlizlerinden yolunu bulmuş bir uğultu, yaşayan her şeyi donduruyor. O, orada kaldığı sürece kımıldayacak bir boşluk bırakmıyor bize, nereye kıpraşsak orada bir heyula gibi yolumuzu kesiyor. Kimi insanlar hayat boyu bir yük taşıyorlar sırtlarında, onu yitirmeye kıyamıyor, denklerini çözüp yeniden bağlayarak bir ömrü tüketiyorlar. “Yorgunum o halde varım, bir yüküm var o halde varım”. Nicedir buraya geliyor, ama galiba bir tavsiye almaktan çok kendi sesinin bu odada nasıl yankılandığını duymak istiyor. Beni kendi acısına tanık tutmak için karşımda oturuyor ve ne konuşursak konuşalım, başladığımız yere geri dönüyoruz. Kısa süreliğine içine alıyor sesimi, ne ki mazinin feryatları kısa sürede bu sesi de boğuyor ve ona yaşadığı her şeyin, kocaman bir mağlubiyete dönüştüğünü haykırıyor. Onca acının yüküyle kamburlaşmış bir b...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"