Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hüseyin Peker etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şairler Çok Yaşamıyor

Bodrum'u beyaz-mavi noktalı çiçek yapraklarına Kırar dökerdi Mehmet Sönmez, çok yaşamadı Neresi şair değildi? Küçük kayıklarına tutunanlar bilir Kartpostallara sığmayacak, Özer Kabaş'ın kırık köpüklü Dalgaları arasında o da anılacak Edip'le Turgut'u anmayan kalmadı, çabuk öldüler Neresi ressam değildi onların? Fırça darbelerinde kocaman bir hortum buldum Gökyüzüne çekilecek: Bir yığın irin, taşkınlık, duygu artması Takvimlerde salıyla perşembe arasına ölüm notları koydum Daha kimler gelecek, var mı arkası? Beyaz örtüden kefen biçen Ellerden kesilmiyor makas kırpması Sahnede bir kalp çatladı, adını bilmiyorum, replik arası Yüzünün pudrası anılmıyor oyuncuların, dramaturglar ise perde sonrası İpini çektiler mi alkıştan ötesi duyulmaz, o da kesilir ışıklar karanlığa gömülünce İyisi mi siz duymayın selam sahnesinde, sahnenin ötüşen ölülerini Anma törenlerinde oyunun bir parçası oluyor gözyaşlarına püskürtülen Bilet, takım elbise ve koltuk sıra numarası Ha...

Şehrin Şiiri

Yaşadığın şehre dize üfle, akşam ışıklarını yak, seyret bozgunu Elini yarala, cam kessin, kolunu sarmala, bantla göğüs yakanı Gözünü kapat, gördüklerini sakla, seni bu şehir kör etsin Var mı ötesi! Zeybeğim, eteklerinse bir dönence, koşturduğun yerde iz kaldı Kızanım oldu, bozanım oldu, üç kap yemeğe fit ettin kendini Uydun ötekilere, şiiri dört döndün, çocuğun oldu, meyhanen, sormadıkların Bir teybe takıldın, televizyon düğmesine, dört-beş köfte, maydanoz rakı üstüne Dize saydın yazdığın her şeyi, beni ortadan böldün Ayrıl tüm istediklerinden; gitme saati tüm bezdiklerinden Bir ince işti çizdiğin oya resimleri, çektiğin cadde tokatları Fotoğraflara geçirdin suretini, renk kalmadı denenecek, iyisi mi bitir Okulu bitir, gözünü yor, son ışıkları izle, bir kez daha karanlık ol! Tüm efe renklerini harmanla! Yaşamın bir resim oldu senin Kaldın oracıkta: Hani şairlerin, eleştirmenlerin! Yaz yüreğine boncuk diye takılanları, mavi çöpler dağıt, kalmasın hepsi Beni içinden ayı...

O Yıkasın Beni

ne zaman ayıracaksın kirazla yaprağını? boş bir kulübe olduğumda ben dalları kesilip budanmayan ne zaman ayıracaksın ağaçları caddelerden? yangın ortasında kaldım son günler yıldızlı gökyüzü doğmuş içime ne zaman ezberi bozacaksın? kervanlar bağışlıyor kan ter içinde saatlerden beni sokağa attılar, kötülük istiyorum bu yüzden alevler arasından sesleniyorum ne zaman ayıracaksın sapları tanelerden? boş bardaktaki izimdir, küçük dudakla emdiğim kalmadı içtiklerim, uykular bitti kuş tüyü yastıkta geçmişi okuyorum; halı dükkânında uyuyor, serin taşlıklarda uyanıyorum, ölüyorum iyi mi? o yıkasın beni! akkor haline gelmiş serinliklerden berrak nehir görünüyor, içime sızsın parlayan sular hayat bir dönme dolap; bayramlar, yılbaşı tatilleri içimde eylül ayından sızan sevinçler, içimde borçlarım onu yıkamam, kış uykusunda gibiyim, sabun kirlenir üstümde terleyip kuruyan ipek gömleklerim, size dair kahverengi pirinçler ıslarken yemek saatlerine sıcak pideler, parasını ve...