Ana içeriğe atla

Kayıtlar

William Blake etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Göz daha fazlasını görür Kalbin bildiğinden.

4. Ağlaya ağlaya yürüyorum kayalar üzerinden,  Dehlizler ve ölüm vadileri üzerinden.  Neden ki hakir görüyorsun Ahania'yı,  Kendi ışıl ışıl huzurundan neden fırlatıp atıyorsun beni,  Yalnızlık Dünyası içine? 5. Dokunamıyorum onun eline, Ne de ağlayabiliyorum dizlerinde, işitemiyorum Tatlı sesini ve okçu yayını, ne de görebiliyorum gözlerini  Ve neşesini, işitemiyorum adımlarını ki Kalbim yerinden çıkar, duyduğumda o tatlı sesi!  Öpemiyorum ışıl ışıl ayağının Bastığı o yeri, Ve fakat dolanıp duruyorum kayalar üzerinde,  Kaskatı bir mecburiyet içinde. 6. Nerededir benim altın sarayım? Nerededir fildişi yatağım?  Nerededir sabah vaktimin neşesi? Nerededir ebediyet evlatları, şarkılarıyla 7. Uyandırdıkları ışıl ışıl Urizen'i, hakanımı, Kalkıp da dağlarda eğlenmek üzere, Ebedi vadilere saadetler getirmek üzere; 8. Sultanımı sabah vakti uyandırmak üzere, Ahania'nın neşesini kucaklasın diye, Geniş sinesinin açıklığında?  Asude şebnem bulutumdan dökü...

Kaplan

Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında Işıl ışıl yanan parlak yalaza, Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, Kurabildi o korkunç simetrini? Hangi uzak derinlerde, göklerde Yandı senin ateşin gözlerinde? O hangi kanatla yükselebilir? Hangi el ateşi kavrayabilir? Ve hangi omuz ve hangi beceri Kalbinin kaslarını bükebildi? Ve kalbin çarpmaya başladığında, Hangi dehşetli el? ayaklar ya da Neydi çekiç? ya zincir neydi? Beynin nasıl bir fırın içindeydi? Neydi örs? ve hangi dehşetli kabza Ölümcül korkularını alabilir avcuna? Yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca, Göğü sulayınca gözyaşlarıyla, Güldü mü o, görünce eserini? Kuzu’yu yaratan mı yarattı seni? Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında Işıl ışıl yanan parlak yalaza, Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, Kurabilir o korkunç simetrini? William Blake (Türkçesi: Selahattin Özpalabıyıklar)

KAYIP KÜÇÜK OĞLAN

KAYIP KÜÇÜK OĞLAN “Baba! Baba! nereye gidiyorsun? Ah yürüme bu kadar hızlı. Konuş baba, konuş küçük oğlunla, Kaybolacağım yoksa.” Gece karanlıktı, yoktu orada hiçbir baba; Çocuk çiğle ıslanmıştı; Batak derindi, ve çocuk ağlıyordu, Ve pus uçuyordu uzaklara. BULUNAN KÜÇÜK OĞLAN Issız bataklıklarda kaybolan gezgin ışığı Takip eden küçük oğlan Ağlamaya başladı; ama hep yakında olan Tanrı, Beyazlara bürünmüş, babası kılığında ortaya çıktı. Öptü çocuğu ve tuttu elinden, Ve getirdi onu, ıssız vadi boyunca, Acıdan bezmiş halde ağlayarak Küçük oğlunu arayan annesinin yanına. William Blake

Başkasının Kederi Üzerine

Başkasının derdini görürüm de, Durabilir miyim dertlenmeden ben de? Kederini görüp de başka birinin Teselli aramadan yapabilir miyim? Görüp de dökülen bir gözyaşını, Paylaşılmış duymaz mıyım tasamı? Bir baba çocuğunun ağladığını görüp de Kalabilir mi dolmadan kederle? Bir anne oturup dinleyebilir mi Bir yavrunun korkusunu, inleyişini? Hayır asla olamaz. Asla asla olamaz. Ya hepimize gülümseyen o, Duyup karatavuğun küçücük kederini, Küçük kuşun derdini kaygısını, Yavruların taşıdığı derdi— Oturmaz mı yuvanın yanıbaşında, Merhamet doldurup göğüslerine, Oturmaz mı beşiğin yanıbaşında, Yaş döküp yavrunun ağlayışına? Gece gündüz oturmaz mı, Silerek hepimizin gözyaşlarını? Ah! hayır asla olmaz. Asla asla olamaz. William Blake Çeviri: Selahattin Özpalabıyıklar

Ah! Günebakan

Ah, zaman yorgunu günebakan, Güneşin adımlarını sayıyorsun. Gezginlerin yolu bitirdiği yerde O güzelim altın ülkesini arıyorsun: Orada, arzuyla tükenmiş Gençler, Ve solgun Meryem, kardan kefeniyle, Doğrulup mezardan, can atıyorlar Gitmek istediğin yere gitmeye. William Blake

Senden İstediğim

Senden bütün istediğim Küçük bir sevgidir Gelen ve ağır ağır büyüyen, Değil gelen ve giden. Ve senden bütün istediğim Ümit dolu güneşli bir gün, Sevgi dolu bir kucaklayış Değil kucaklayış sonrada gidiş. Senden bütün istediğim Beni kırmamak, Beni bekletmemek. Yarın çok geç olabilir Unutma ki vermek almak demektir; Senden bütün istediğim Küçük bir sevgidir, Gelen ve ağır ağır büyüyen, Değil gelen ve giden. W.Blake

Zehirli Ağaç

Kızmıştım bir dostuma, Açıldım ona, kızgınlığım geçti, Bir hasmıma kızdım Söyleyemedim, kızgınlığım aştı beni, Ve kızgınlığımı; suladım korkularımla, Gözyaşlarımla gece ve gündüz, Güneşlettim gülümsemelerle, Oyunlarla, yalanlarla, hilelerle, Büyüdü biteviye günden güne, Parıldayan bir elma oldu dalında, Hasmım da farkına vardı, Benim elmamdı, biliyordu, Kutup yıldızının şavkının perdelendiği bir gece, Girdi bahçeme ve elmamı yedi, Sabah olduğunda gördüm ki, Hasmım ağacın altında yatıyordu sereserpe. William Blake

Hasta Gül

görmek bir kum tanesinde bir dünya ve bir cennet bir yaban çiçeğinde tutmak sonsuzluğu avucunda ve ebediyeti bir saatin içinde bir gerçeği kötü niyetle söylemişsen daha kötüdür uydurabileceğin tüm yalanlardan neşenin ve kederin örgüsü çok incedir her kederin ve özlemin altında ipekle örülmüş bir neşe yatar aslında Kanısını asla değiştirmeyen adam durgun su gibidir ve zihnin sürüngenlerini besler. soru soran kişi, ki oturuşu pek muzipçedir yanıt vermesini asla bilemeyecektir şüphe taşıyan sözleri yanıtlayan kişi söndürür bilginin ışığını daha değerlidir yoksulun çeyrek peni'si tüm altınlardan afrika sahillerindeki bir tutkunun içinde olmak sana iyi gelebilir ama tutku senin içindeyse bu hiç iyi değildir Eğer algının kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü: Sonsuz. Çünkü insan kendisini kapattı; ta ki tüm şeyleri mağarasındaki dar çatlaklardan görene dek. aşk, özgür aşk, bağlanamaz asla toprakta büyüyen bir ağaca dostluğun yüreğimde ç...

Asla Uğraşma Aşkını Anlatmaya

Asla uğraşma aşkını anlatmaya, Aşk varolur yalnızca dile gelmeden; Nasıl hareket ederse soylu rüzgâr Sessizce, görünmeden. Anlattım aşkımı, anlattım aşkımı, Anlattım ona tüm yüreğimdekileri; Titreyerek dehşetli korkularla, buz gibi, Ah! yanımdan ayrıldı. Uzaklaştıktan az sonra benden, Bir gezgin onu elde etti, Sessizce, görünmeden: Ah, bu inkâr edilemezdi. William Blake