Şafak hâifâne âfitâba karşı saray-ı dil-kûşasını küşâd ettiği zaman tahattur et! Tahattur et o demde ki leyl-i mütefekkir zîr-i perde-i müzerkeşinden hayâl-perverâne geçer! Arzû-yı meserretle kalbin halecân ettiği zaman! Akşam garibliği seni tatlı hayâlâta da'vet eylediği zaman dinle o sadâyı ki sana ormanlar içinden tahattur et diye zemzemehân olacaktır. Vakt olup da ahkâm-ı kadrini senden ilelebed tefrîk ettiği zaman tahattur et! Bu kalb-i nevmidi kader nefy ve seneler mürûru mahv eylediği zaman! Hazin aşkımı düşün, o ulvî vedâ'yı yâda getir! İnsan sevdiği zaman hicrânın ve zamanın hükmü yoktur. Kalbim hareket ettiği kadar sana diyeceği işte budur: tahattur et! Tahattur et o demde ki şikeste gönlüm türâb-ı bârid altında hâb-ı ebediye dalacaktır! Tahattur et o demde ki medfenim üzerindeki bir tek çiçek âheste âheste açılacaktır. Amma ki sermedî olan rûhûm bir hemşire-i sâdıka gibi senin nezdine gelecektir. Geceleyin dinle bir sadâyı ki tahattur et diye ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"