Aşk, eşikte tutar insanı. Ayrılamazsın, yerleşemezsin. O tekinsiz eşiğin adına “henüz” diyelim. Fransız kimliğinin içinde büsbütün soğurulmayı reddeden pırıltılı Yahudiliklerinin milli allerjilerimizi gıdıklamasından mıdır, dillerinin yer yer tercümeyi zorlayan azizliklerinden mi, yoksa pop-felsefe alanında “ikoncan” üstüne “ikoncan” yaratırken hiç mesafe katetmeksizin son sürat giden bir sanal trenin arka vagonuna kurulup, zihinsel şekerleme yapmanın peltek hazzına kolay kapıldığımızdan mı tam kestiremiyorum ama Lévinas, Blanchot, Finkielkraut üçlüsünün kadrini pek bilmiyoruz bu memlekette. Oysa “öteki” ile karşılaşmalarımızın farkındalıktan ilişkiye, giderek bir “birbiri için varoluş” bilincine taşınmasının etik ve düşünsel zemini, biraz da bu üçlünün kelimeleriyle döşendi. Emmanuel Lévinas (1906-1995) ile Maurice Blanchot’nun (1907- 2003) “öteki” üzerine, kuşkusuz esas olarak Lévinas’ın açtığı yolda, ama birbirlerinin cümlelerini de kullanıp dönüştürerek ilerlettikleri tartışman...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"