ilkin onun çocuk gözlerine baktım yıldızlı bir gök dağlara doğru iniyor tembel tembel soluyan deniz sakin karanlıkta beraber yürüdük akşam vakti titrek bir mum ışığı kadar mahzun yarısı kapalı bir pencereden geliyor bir türkü kenara çekilip biraz durduk eskiden o türküden daha mahzunduk nasıl çatlarsa dal uçları arzuyla öyle istekle geçiyor bulutlar kurumuş ağaç kabukları yaşadım diyor birden başlıyor ıslak sabahlarıyla günlerimiz dudaklarımız söğüt yaprakları kadar memnun geceleyin bir çoban ateşinde dünyamız yanmaya başlıyor kurumuş otlarıyla ağlamayı unutuyoruz nar çiçekleriyle beraber soluk soluğa geçen günlerden haber yok haber yok denizin kıyısında ay ışığından baudelaire'le birlikte sakin ol diyoruz kedere bir düşse gözyaşlarımız sabrın kara taşına tekrar gün ışığına uzanır yapraklarımız nasıl yaşarsa bir nilüfer çiçeği sessiz tenha dağ yamacında öyle duruyor kulübemiz gözlerimizden atmışız düşmanca yaşları dimdik ayakta duruyoruz biraz mahzun insansız kıyıların uzağından ge...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"