Ana içeriğe atla

Kayıtlar

turgay fişekçi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hayat Kadınının Şarkısı

1 Canlarım, on yedi yaşımda Çıktım aşk pazarına Çok şey öğrendim. Kötülükler çoktu Ama oyun buydu. Yine de midemi bulandırdı kimi şeyler (Sonunda ben de bir insandım)             Tanrıya şükür, her şey hızla geçer             Aşk da, hatta keder de.             Nerde dün akşamki gözyaşları?             Geçen yılki karlar nerde? 2 Elbet zamanla Daha kolay gidilir aşk pazarına Ve daha hızlı geçer orda yıllar Fakat duygu Dehşetli soğuklaşır İnsanlar birazcık tutumsuz olduklarında. (Sonunda her stok bir gün erir)             Tanrıya şükür, her şey hızla geçer             Aşk da, hatta keder de.             Nerde dün akşamki gözyaşları?             Geçen yılki karlar nerde? 3 Ve iyi öğretilse bile pazarlık Aşkın borsasında ...

Su Isıt Sevgilim

Su ısıt sevgilim yıkanayım Üzerimde dünyanın tüm kirleri Onlardan arınmadan sana sarılma'yım Su ısıt sevgilim yıkanayım Şimdi dışardan geldim Yalanlar söyledim, iftira ettim Onurum yitti, para kazandım derken Su dökmeden ekmeğe el sürme'yim Alın terim bugün de soğuk, kuşkulu aktı Gömleğim ıslandı ama tenim soğuktu Tedirgin bu hayatın sınırlarından Bekledim soluklanmaya akşamı Sevgilim, kırlarda bir gece senin kokun Beyaz yüzün, sarı gözlerin İnsan yürekleri yetiştirdiğin toprak Ben sana su, ekmek getiren Sen böyle olmasan, böyle beyaz Gözlerin böyle sarı bakmasalar Hep ilk kez sarılıverecekmiş gibi Ben başkası olurdum o zaman Su ısıt sevgilim yıkanayım Üzerimde dünyanın tüm kirleri Bir sen varsın kalbimi koruyan. Turgay Fişekçi

Bir Aşkı Açıklamak

Bir aşkı açıklayacak sözcükler kaldı mı Tüm sözcükleri yitirmedim mi tek tek insan yüzlerinde Gözyaşı damlalarıydı her biri Gözlerim kuruduğunda konuşmayı unuttum Uzun savaşlar sonrası tükenmiş bir dünyada Karşılaştığım insanlara ne söyleyebilirim Her sözcük söylemek istediğimden başka bir şeyken --- Aşkı tanıdın mı Aşkı tanıdın mı Onu oturduğumuz bir masada bulmadık mı Yüreklerimizi harmanlayıp yeniden paylaşırken Bir bahar günü daha çiçeğimi aradım dallar arasında Bir hayatın bir aşk için olduğunu düşünerek Turgay Fişekçi

İlk Günün Ardından

Mutluyum Oturduğun semti Ev arkadaşını öğrenmekten Yaşını İşlerini Okulunu Zamanı nasıl geçirdiğini Hepsi düşündüğüm gibi çıktı Uzaktan güzel bir çiçektin Yanına geldim Çiçekten bir insan gördüm Yüzündeki beyazlık Bahar sabahlarının ıslakçiği Doğduğun kentin dağlarındaydı o saflık Çamların dibinde açmış fulyaların yüzünde Bir de sende gördüm Gözlerinin derin göller gibi durduğu Temiz Beyaz O insan yüzünde Mutluyum Bir saat karşında durup Yüzüne bakabildiğime Hayatta tek isteğim buydu Mutluyum seni sevdiğime. Turgay Fişekçi

Karda Işıltılar

Gece yağmaya başlayan kardan mı nedir? Saklamak zorunda olduğum kocaman bir sevinç varmış gibi Çok güzel şeyler söyleyecekmişim de Söyleyemiyormuşum gibi dolu dolu yüreğim. İnsanca bir gülümsemeye rastladım Hıdrellez günlerinde salıncaklarda sallanan insanların Gönülleri kadar hafif. Baloncunun peşinden koşan çocuk yüreği gibi sevdalı Al, yeşil, sarı salonlarımız olsun. N'olur diyen Bağlara gidelim Asma çardaklarda yatalım gecelerde İsteyen sabahlasın, istediği kitapla İncir, üzüm, nar, şeftali Hepsi hepimizin diyen Sevginin dostluğun, arkadaşlığın dışında Hiçbir anlama gelmeyen İnsanca bir gülümsemeye rastladım Merdivende verdiğin sarı kasımpatıyı unutmadım Sevdiğim bir şiir kitabına taktım onu Karıştı çiçeğin şiirlere. Kolunu boynuma doluyorsun otobüste Çocuğunu seven bir anne gibi Yakınlığımız insanlığımızdan geliyor Ne kadar insanlaşırsak O kadar arkadaşız. Turgay Fişekçi

Güz Bahçesi

Altın sarı yapraklarda Hayatın son kez yansıyan ışığı Solarken yüzümde Şiir Kirlenen bir su gibi çıkıp gidiyor hayatımızdan. Üzerinde unutulan meyvaları şarabî nar ağacı Çiçeklerini anımsayan kim kaldı Altmış yıllık çam, nasıl Bu denli kıyıda kalabildiğine şaşkın Orman oynamaz mı yerinden Portakallar birer güneş olup yükselmez mi güz bahçesinden? Ilık toprakta taze güz çimeni Soluğuyla nemleniyor yüzüm Asmada kalmış bir salkım Son kırlangıcın şırası Hüzün, güz bahçesinde kızkardeşim Kameriyedeki ıslak sırada Çocukluğum tarlalarda Leylek peşinde Uzakta, göğün ve denizin griliği içinde alevler Arıtımevi bacalarında parlayan bayraklar Ayva dallarıyla karışan fındığın dibinde Henüz çürümemiş bir tane Sincabım nerde, ben nerde! Bu güz bahçesi sonu hayatın Baharı bir daha görmek Uzun, uzun bir gecede beklenen leylek Turgay Fişekçi

Yitik Bahar

Hayat, kar altında kalan bahar Çiçekleri üzerinde ölüyor en bereketli ağaçlar Üretkenlik dört duvar arasında Kar yağıyor bahar dallarına Üç bin yıllık hayatın bilgesi Sevene acı veren, bedeni bal ülke Işıklarının ardından solup gidiyor insanlar Kar yağıyor güneşli kirpiklerine Yalnız sevda ve kocalma hüznünü yakıştıran ozan Karşında bir sigara içip ölebilirdik İlk sen mi soldun böyle uzak toprağından Karadeniz’de yatanlar, adları yitik Boyna dolanan kent, Magosa Kalesi Hepsi sayılsa tüm bir tarih mi Hayat, kar altında kalan bahar çiçekleri Yazın tek tük meyva dallarda Kim doyacak, kim doyuracak Turgay Fişekçi

İnsan Üstüne Sorular-Yanıtlar

I İnsan ne zaman insandır? En güçsüz yanlarını gizleyemediğinde İki insan arasında diyalog ne zaman kurulur? Bir insan en güçsüz yanlarını sergileyip, öteki de onu anladığında Bir insan ne zaman sevmeye başlar? Karşısındaki de onu sevmeye başlayınca Sevgi ne zaman biter Hiçbir zaman Pek insan ne zaman biter? Artık sevmediğinde II Bir insanın değerini kimler bilir? Onu sadece uzaktan tanıyanlar Bir insana ne zaman tüm insanlarca değer verilir? Öldükten sonra Ama neden? Çünkü yaşarken değer değil, insandır Peki öldükten sonra onun da insan olduğu düşünülmez mi? Düşünülür. Ama artık önemli olan onun insanlığı değil, değeridir Peki insanlık ne zaman önemli olur? İki insan karşılaştığında Turgay Fişekçi

Sorma Bana

Sorma bana kimim Nerden geldim buraya Gözlerimdeki kırmızı bulutlar Hangi günlerden sorma. Elbet olmuştur geçmişte Açıklanamaz şeyler Bağlardan çaldığım üzümleri Yemişimdir yaslanıp mavi göğün göğsüne Sorma bana kimim Yaşım kaç, işim ne? Bana “seviyor musun?” de. Başka bir şey sorma. Turgay Fişekçi