Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hafız-ı Şirazi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İlkbahar

Şimdi nasıldır bahçemin hâli ey bahar meltemi, söyle  Çünkü bülbüller figan ediyor, böyle gamlı telaşlı Gül nedir ki senin can alıcı güzelliğin karşısında Sen çiçekler arasında, dikenler içindeki gül gibisin Ey şifa kaynağı mücevher, hastalarına bir bak, Merhem elinde fakat bizi yaralı bırakıyorsun Bir ömür daha lazım vefatımızdan sonra,  Çünkü bu ömrümüzü sadece umutlanarak geçirdik. Hafız-ı Şirazi

Şirazlı Şeyh Sadî

Kendinden geçmiş bir sarhoş, yol üzerine uzanmış yatıyordu. Bir âbid, yanından geçerken ona nefret ve hakaretle baktı. Sarhoş, başını kaldırarak şu mealdeki ayet-i kerîmeyi okudu: "Rahman'ın kulları, bir günahkârın yanından geçerken müsamaha ile geçerler." Beyit: Suçluyu eyleme teşhîr, hâlim ol, setr et Ey benim zenbimi takbîh eden insan, geç git! Kıta Ne için yüz çevirirsin sûfî! Ehl-i isyâna mürüvvet ile bak Ben cevân-merd değilim, sen ol da Güzer et haydi, cevân-merd olarak Şirazlı Şeyh Sadî Gül Suyu Gülistan Tercümesi Kurtuba Kitap

Hâfız-ı Şirâzi'nin Gazellerinden Seçme Beyitler

Aşk kolay göründü ilkin ama, ne güçlükler çıkmadı ki sonra. Umut içindeydi aşıklar sabâ dağıtacak sevgilinin zülfünü, getirecek misk kokusunu diye. * Gece karanlık; Dalgalar ürkütüyor, Girdap korkunç! Ne bilir halimizi sahilde olanlar! * Nereye gidersin gönül böyle acele nereye? Geçti gitti vuslat zamanı; hey gidi hey! * Bırakmadılar gönlümde sabır; hân-ı yağmâya döndüm! * Çalgıcıdan, meyden dem vur, Arayıp durma feleğin sırrını. Hikmetle çözen çıkmadı; çıkmayacak zira bu muammayı * Güzelliğine bulunur şu kusur ancak: Olmaz güzellerde sevgi ile vefa. * Halden anlayanlar, size diyorum: Gidiyor gönlüm elimden. İçimdeki sırlar çıkacak ortaya, eyvah, eyvah! Parçalandı gemimiz; Ey uygun rüzgar; es haydi; Olur ya, görürüm yine sevgilimin yüzünü. On günlük dünya hevesi bir masal bir yalan * Hey gönül, gitti gençlik elden. Dermedin hayattan bir demet gül. Yaşlandın artık, gösterme hüner ar namus adına. * Hafiz, katlanıver gece gündüz s...

Hâfız-ı Şirâzî'den Gazeller

Gazel I Saki, dolaştır kadehi, sun bize. Aşk kolay göründü ilkin ama, ne güçlükler çıkmadı ki sonra. Umut içindeydi aşıklar sabâ dağıtacak sevgilinin zülfünü, getirecek misk kokusunu diye. Gönüller kan dolmuştu bekleyeceğim diye. Sevgilinin konağında güven olur mu? Çanlar çalar durur yükünüzü toplayın diye. Pirin derse “Bula seccadeni meye” Sâlik dediğin habersiz kalmaz yol yordamdan. Gece karanlık; Dalgalar ürkütüyor, Girdap korkunç! Ne bilir halimizi sahilde olanlar! Bencillikten çıktı adım kötüye, işim oldu tebah! Kurulmuş meclis bir kere, Hangi sır gizli kalır böyle? Huzur istiyorsan Hafiz, kaybolma onun gözünden. Kavuştunsa sevdiğine, sat anasını dünyanın! Gazel 2 İşim nasıl girer yoluna? Şans kim? Harab olmuş ben kim? Gör işte farla: O yol nereye Bu yol nereye gider? Usandım manastırından riyakârlık hırkasından! Meyhane nerde? Saf şarap hani? Salah ve takvanın rintlik ile ne ilgisi var sanki? Vaaz dinlemek nerede, rebap nağmesini din...

Hiç Unutmadığım

Ey seni hiç unutmadığım! Hiç beni hatırladığın oluyor mu? Hâfız-ı Şirâzî

Yadında mı doğduğun zamanlar?

Yadında mı doğduğun zamanlar? Sen ağlar idin gülerdi âlem; Bir öyle ömür geçir ki olsun Mevtin sana hande halka matem. Hâfız-ı Şirâzî

Sânihâtü'l Acem

SÂNİHÂTÜ’L-ACEM Birinci Bölüm Hâfız-ı Şîrâzî نـهان كی مانَد آن رازی كز و سازند محفلها 1- Mahfiller oluşturan bir sır nasıl gizli kalır? خود آيد آنكه ياد نيايد ز نامِ ما 2- Bir gün gelecek ki adımız anılmayacak! در عيشِ نقد كوش كه چون آبخور نماند آدم بـهشت روضهء دار السّلام را 3- İçinde bulunduğun andan faydalanmaya çalış. Bak! Adem bile -kısmeti kalmayınca- cenneti terk ediverdi! دردا كه رازِ پنهان خواهد شد آشكارا 4- Eyvah! Gizli sır aşikâr olacak! گر تو نمی پسندی تغيير كن قضا را 5- Beğenmiyorsan İlâhî hükmü değiştir! تو ازين چه سود داری كه نمی كنی مدارا 6- Müdara etmemekten ne fayda görüyorsun! بختِ بد تا بكجا می برد آبشخورِ ما 7- Talihsizlik bakalım kısmetimizi daha nerelere atacak! كاشكی هرگز نديدی ديدهء ماروت را 8- Keşke gözümüz yüzünü hiç görmeyeydi! گناهِ باغ چه باشد چو اين گياه نرُست 9- İşte bu ot bitmedi! Bağın günahı nedir? فكرِ هركس بقدرِ همّتِ اوست 10- Herkesin fikri himmetine göre olur. بسا سرا كه درين كارخانه خاکِ سبوست 11- Bu dünyada nice başlar ...

Muallim Nâci'nin Diliyle Hâfız-ı Şirâzi ve Kelim-i Kâşani'nin Darbımesel ve Hikmet İçeren Bazı Beyitlerinin Çevirisi

Âdâbı dîvânelerden öğrenirler. Âferin sana! Yüz bu kadara daha şâyestesin! Ağ sudan çıkmayınca balığın kendi hâlinden haberi olmaz. Âh bu yoldan! Her türlü hatar bundadır! Ahâlîsi a‘mâlardan ibâret olan şehre hod-nümâlık ümîdiyle ne gidiyorsun? Ahibbâ burada, a‘dâya ne hâcet! Âkıl mezbûhun harekâtına itiraz eder mi? Akıl, nefsin ıslâhından dâimâ âcizdir; nâsıh, dîvâne ile başa çıkamaz. Aklını başına topla! Nakdini nigehbân aşırmasın! Alçak, zî-iktidâr olunca, zebûn-küş olur. Ale’l-ıtlâk fi‘l-i kabîh irtikâbında bulunmamaklığımız muvâfık-ı hikmettir. Alışıldıktan sonra kafes de yuva olabilir. Âlimin işi câhile merhamettir, basîrin yüreği a‘mâya acır. Allah bizi zühd-i riyâkârâneden müstağnî etmiştir. Allah için söyleyin! Bu oyun kime edilebilir? Altın gerdanlığı hep eşeklerin boynunda görüyorum! Âriyet aldığı şeyi ihtiyârıyla terk eden, müsterîh olur. Artık tembellik elverir, bugünden sonra iş göreceğim. Artık uykudan baş kaldır; sabah açıldı. Âşinânın cevri bîgânenin...

Üzülme

Yusuf-ı güm-geşte bâz âyed be-Ken’ân gam ne-hor Külbe-i ahzân şeved rûzî gülistân gam ne-hor Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün Bir kararda kalmaz devran her zaman, üzülme Gelirse ömrün baharı, yine çimenler üstünde Başına gülden şemsiye çekersin ey bülbül, üzülme Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme Ka’be aşkıyla çölde yürüyeceksen eğer Batsa da ayağına muğîlân dikeni, üzülme Sevgilinin ayrılığında, rakibin sıkıntısında halimizi Bilir hep halden hale sokan Allah üzülme Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey gönül Kaptanın Nûh ya, korkma tufandan, üzülme Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da Sonu olmayan bir yol yok, üzülme Yoksulluk köşesinde, karanlık gecelerin yalnızlığında Hâfız O...

Biz gamsız sarhoşlarız, aydın karanlıklarız

Biz gamsız sarhoşlarız, aydın karanlıklarız Hem kadehle solukdaş, hem ayrılıklarız. Sevgilinin kaşları eğdi kaderimizi O günden bugüne dek düşmüş yaratıklarız. Ey gülüm, sen daha dün parçaladın göğsünü Ama biz ta doğuştan kızıl şakayıklarız. Lale gibi ortada yalnız kadehi görme, Şu yaramıza da bak, gör nasıl aşıklarız. Şiirdeki renge, hayale bakma hafız, Sadece boş levhayız, dokundukça çınlarız. Hafız

Gidiyor Gönül Elden

Gidiyor gönül elden yardım edin ey gönül sahipleri Allah aşkına! Yazık, yazık aman çıkacak gizli dert açığa! Masaldır, hikayedir on günlük sevgisi feleğin, İyiliği fırsat bil dostlara ey sevgili. Karaya oturmuş gemimiz, es ey uygun rüzgar, Ola ki görürüz yine sevgilinin yüzünü Gül ve şarap meclisinde gül, tatlı öttü dün gece bülbül: Getirin sabah şarabını, uyanın ey sarhoşlar. Ey cömertlik sahibi, selamette oluşun şükrüne Sor bir gün de halini bu zavallı yoksulun İki dünya huzuru, şu iki sözde gizli: Dostlarla iyilik, düşmanlarla geçim Vermediler bize geçit iyilik mahallesinde Beğenmiyorsan eğer sen değiştir kaderi İskender’in aynası Câm-i Cem’dir baksana Sunar sana Dârâ’nın durumunu mülkünün Serkeş olma sakın, yakar seni gayretinden mum gibi Elinde mermer taşını mum gibi eriten sevgili Sûfî’nin bütün kötülüklerin anasıdır dediği o acı su Daha hoş, daha tatlı bize kız oğlan kızları öpmeden Daraldığında elin, iç, eğlen, sarhoş ol Bu varlık k...

Sâkî

Döndür kadehi ey sâkî, sun bana ve meclistekilere; Çünkü aşk kolay göründü önceleri, ancak zorluklar çıktı sonradan. Seher yeli bir misk kokusu almak ümidiyle sevgilinin zülfünü açınca, Saçların kıvrımlarından ne kanlara boyandı yürekler?! Pîr-i muğân, sana seccadeyi şaraba boya derse, dediğini yap. Çünkü yolcu/sâlik konakların yolunu yordamını bilir. Sevgilinin konağında, nasıl dinlenebilir, nasıl eğlenilebilirim? “Yükleri bağlayın” diye feryat edip durmakta çan. Gece karanlık, dalga korkusu ve dehşetli bir girdap var. Nerden bilir halimizi hafif yükleriyle sahil yolcuları?! Arzularıma esir olarak yaptığım her iş sonunda adımı kötüye çıkardı. Meclislerde dolaşan sır, nasıl gizli kalır ki? Hâfız! Sonsuz bir mutluluğa erişmek istiyorsan ondan uzak olma. Sevdiğine eriştiğinde de artık terk et dünyayı ve görmezden gel onu. Hâfız

Üzülme

Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün Bir kararda kalmaz devran her zaman, üzülme Gelirse ömrün baharı, yine çimenler üstünde Başına gülden şemsiye çekersin ey bülbül, üzülme Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme Ka’be aşkıyla çölde yürüyeceksen eğer Batsa da ayağına muğîlân dikeni, üzülme Sevgilinin ayrılığında, rakibin sıkıntısında halimizi Bilir hep halden hale sokan Allah üzülme Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey gönül Kaptanın Nûh ya, korkma tufandan, üzülme Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da Sonu olmayan bir yol yok, üzülme Yoksulluk köşesinde, karanlık gecelerin yalnızlığında Hâfız Oldukça virdin dua ve Kur’ân üzülme. Hâfız-i Şîrâzî Çeviren Nimet Yıldırım