Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bülent Güldal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gülün Ömrü

Bana bir mektup yaz incecik parmaklarınla okuduğun kitapların sokaklarını anlat Suların akışındaki naz sensin biraz da gölgeleri boşver sendeki kalabalığı anlat Ben biz olmadıkça girdabından korkuyor evler aramızda geziniyor darağacı ve cellat Sen bana bir mektup yaz kuşlarla postala rüzgâr koksun satırların bende her mevsim yaz Ahh bu çürük merdivenleri ömrümüzün inip de çıkamadığımız yaşanmış yıllar Kim yetişmiş ki hızına delicoş mor suların billur bir damla ol odalara sıkışıp kalma Kırışan ten sarkan dudak sarı hüzün neysen osun aynalar yalan söylemez aslın yansır o camda Bir şey var kendi başına buyruk hiç değişmeyen yirmisinde çok dilli alev yetmişinde yanardağ Ölüme bile beraber gittiğimiz yaşlanmayan o ırmak sende durgun akıyor bendeyse çağlayarak Kavgada hasmını tart sencileyin aşık mı değilse yüzünü çevir dağlara hiç oyalanma Ben yürürüm yarısında bıraktığın yolları sen bana bir mektup yaz öpülesi parmaklarınla Bülent Güldal

Yaz Akşamı

Bir yılan gömlek değiştiriyor karşı bahçede uyku sersemi şaşkın tilki asfaltı bağ sanıyor ayaklarını dolamış beline ay ışığının köpürdükçe inliyor hazdan ihtiyar deniz ışıklı dağlar gibi gemiler geçiyor boğazdan Suyun dudağına teğet uçuyor deniz kuşları nasıl da cilveleşiyorlar azgın dalgalarla yunusların sevişmesini görmemiştim ömrümce kaygan vücutların aşkla titrediğini duymamıştım evrenin zerreye muhtaç olduğunu şimdi anladım Kımıltılar içinde tırısa kalkmış küheylan zaman ben eksilirken kum saatinden biz alıyor yerimizi bu aşk deryasında aklımdan hiç çıkmıyor ki ölüm ömrünün son virajlarındasın ey Bülent Güldal nasıl da bırakıp gideciksin sımsıcak elleri? Aklım sakin ol,dağın kum halini düşün biraz dolup boşalan havuzun sonsuz girdaplarını… Dizgini elimde sanırdım bu delicoş ırmağın ne kıyıları benimmiş ne de derin yatağı, o kara okyanusunmuş benim sandığım ne varsa Kesiğinden kan sızıyor incecik yüreğimin balkonuma yuva yapan kırlangıç telaş içinde, aşk...

Ayrılık Kavşağı

Hava dona dönüyor kar kokuyor ortalık bu türkü bitebilir kuşsuz kalır gökyüzü iskandiller boşuna demiştim bir şiirimde aşk hesaptan anlamaz ki Saçları ak pak oldu küheylan yıllarımın kayalardan sekerek dağlara akan sular ipince bir dönemeçte taşları dağ sandılar ele geçirdi ömrümü ıssızlıklar mevsimi Ben 'a' diyorum ısrarla 'z' de karar kılıyor ömrüme aşk sandığım kuşlar benim avluma güller benim bahçeme gürül gürül akıyor ellerimden tutup da yolumu gösterenin çöl kokuyor soluğu Birlikte çektirdiğimiz fotoğraflar bizim değil aynı düşü gördüğümüz aşk yorgunu gecelerin yorgun sevdalıları bizler değiliz artık ince bir hesapmış hayat öğrenemedim gitti Bülent Güldal