Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İmru'l Kays etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

AŞK ATINA BİNEN SÖZÜN ZAMANDA YOLCULUĞU

SÜMER’DEN, YOLUNU ŞAŞIRAN KRAL’A; GÜLEÇ AŞK BİLGESİ’NDEN, KARAC’OĞLAN’A, ANADOLUNUN ŞİİR BAHÇESİNE, AŞK ATINA BİNEN SÖZÜN ZAMANDA YOLCULUĞU Çöl… Bedevi özgürlük… Kum tanelerinin arasında savrulan bir yanık gözyaşı,bir derin “ya leyli” değil mi hayat.. Çöl kadar ölü ve sessiz, çölde batan gün kadar dingin,çöl kadar kımıltısız… Çöl kadar öfkeli ve acımasız değil mi… Bir o kadar derin… Çöl gecesi kadar gizemli değil mi aşk, öylesine yıldız sağanağı… Ve ay kadar aydınlık… Kum taneleri gibi savrularak yaşardı orada insan. Yüzyıllar önceydi. Cahiliye adı verilen zamanlardı. Mekke’yi çevreleyen yüzlerce kabile, belirli zamanlarda Kâbe’ye gelip,orada duran kendi putlarına tapınır,bayram ederdi. Şiir yarışmaları yapılır. Beğenilen şiirler Kâbe duvarlarına asılırdı. Delikanlılar sokakta genç kızlara laf atacakları zaman, bir şairin adını söyler,böylece o şairin en ünlü dizesini söylemiş olurlardı. Genç kızlar, adı anılan şairin o dizesini anında bilirdi çünkü. Onlar da aynı yolla,bi...

Muallâka

1- Durun! Sevgilinin ve onun ed-Dahul ile Havmel arasındaki Sıktu'l Liva'da bulunan yurdunun hatırasına ağlayım. 2- Tudih ve el-Mikrat'a kadar uzanan, güney ve kuzey rüzgarlarının dokuması sayesinde henüz izleri silinmemiş olan hatırasına ağlayım. 3-Sevgilinin yurdunun geniş alanlarında ve oradaki su birikintilerinde, bembeyaz ceylanların karabiber tanesine benzeyen gübrelerini görürsün. 4- Göçlerini yükledikleri günkü ayrılık sabahında ben, adeta yörenin deve dikeni ağaçlarının yanında, Ebucehil karpuzu oyar gibi (göz yaşı döküyor) idim. 5-Arkadaşlarımsa orada bineklerinin üzerinde çevremi sararak: "kendini üzüntüyle helak etme, metin ol" diyorlardı. 6- Benim şifam bol bol gözyaşı dökmektir. Fakat silinip giden izlerin yanında ağlamak neye yarar? 7- (Senin bu sevgiline ağlaman) tıpkı bundan önce Me'sel Dağındaki Ummu'ul Huveyris ve komşusu Ummu'r Rebab'ı sevdiğinde uğradığın akıbet gibi. 8- Kalktıklarında her ikisinden de etrafa, k...

Kafiyenin Efendisi

     İmrü’l Kays ve Muallâkası Gülceleşti bir zamanda...      Demiştim ya hani: "Çıkınımda şiir gizli"... Durun! Durun hele, Orada durun! Çöl boyu uzanan yerler arasında, Dahul’den Havmel’e, Tudıh’tan Mikrat’a… Dalgalı kumların azalıp inceldiği, Sevgilinin yurdunda; Sıktu’l Liva’da Silinmemiş izler, Yaşıyor hatırası daha. Sizler, Hepiniz, sizler Durun! Durun hele, Orada durun! Durun ki; Anarak adını sevgilinin, Yana döne dolaşalım. Durun, durun ki, Hasretinin ateşiyle, Yana söne ağlaşalım. Siz, ey! Kalabalıklar içinden çıkmış kalabalıklar; "Ölü gözünde yaş, buzdağında su..." Ağlamak nedir? Gözyaşı dökmek… ..............Bilemezsiniz doğrusu! Susun! Susun, ..............Ben ağlayacağım! Biliyorum, Ne kadar uğraşırsa uğraşsın güney rüzgârları, Sevdiğimin ayak izlerini yok etmeye! Nafiledir biliyorum; Benden yanadır kuzeyden esen yel, İnadına güneyin... Deli poyrazlar içimde üryan, Mor bulutları ellerimle bağlayacağım;...