Ölülerin dönüp dolaşıp bizde yaşamasıdır yalnızlık. Her ölü ölümünü kanıtlar, yani yaşadığını; ve biz durup dinlenmeden ölümlere ekleniriz, kurtuluş yoktur. Yazılmamış kitaplardır ölüler ve zamanın rafına kaldırılmış gümüşlerdir. Onlar ki, bir yanlarını bırakırken bize, bir yanımızı götürmüşlerdir. Bu yüzden alışverişimiz hiç eksilmez onlarla; uçsuz bucaksız bir çölde ya da dağların ardındaki bir dağ başında kendi kendimizle konuşuyorken bile onlarla konuşuyoruzdur. Dedikleridir dediklerimizin birazı, birazı onlara diyeceklerimiz. Hiç kuşkusuz, dünya ölülerle ağırdır; ve yeryüzü onlarla kalabalık. İçimizdeki suç kurdu kımıldadıkça onları anarız. Çünkü, her diri ölüyü yağmalar - ki biz de bulaşmışızdır o talana. Ayakta kalma duygumuzu doyurmak için bir atmaca olmuşuzdur ölüye, ay ışığında canlı canlı parlayan bir saltanat kurmuşuzdur mermerden; taşına yaldızlı harfler döşemişizdir ince ince, ardından çiçek konvoyları yürümüştür renkleri tekrarlayarak, ar...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"