Arkamdan lâf etmişsin, sana yakıştıramadım; Beni rezil edip, bir köşeye kodu, demişsin.. Dayını kışkırtacakmışsın da bir gece vakti; Parayla iki serseri tutup, ibreti âlem için, Kafamı gövdemden ayırtacakmış! Dur hele, madem ki iş bu yola döküldü; Hepsini dinle de gözün gönlün açılsın: Sana söylediklerimin çoğu yalandı; Ben kim, Fransa’ya gitmek kim.. Hele o tüccarlık masalı? Nasıl yuttuğuna hâlâ şaşarım. Samsun’da enişteler, Zonguldak’ta teyzeler, Adana ilinde bilmemne hanı; Koca koca okullardan diplomalar; Bizi bekliyen aydınlık günler… Kafana denk desin artık; Bütün bunlar kuyruklu bir yalandı. Başka ne yapabilirdim, söylesene! Yeşilinden tut da mavisine kadar, Nah! yumruk gibi gözlerin vardı. Narçiçeği dudaklar, kulağının memesi; Saç dendi mi aklıma seninkiler geliyor; Kalçalarının tarifini pek beceremiyorum.. Bana, kaba herifin birisin, diyorlardı; Seni sevdikten sonra inceliverdim; Efendim’li, estağfurullah’lı konuşmalar; Kundura boyacısına hergün 15...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"