Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bahaettin KARAKOÇ etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Güle Serenatlar Yapmak

(ARANAĞME) Tekmesiyle şişinene iflâh olmaz katır derim Durmadan yemin edene her sözünüz kıtır derim. Gönül ehli hâle bakar, dili tek reçete bilmez; İnsan, gönlüyle insandır, her gönül bir yatır derim. Güle serenatlar yapmak bülbülün bir ibâdeti, Ben de olsam dikenini yüreğime batır derim. Her gün dostun kapısında gören benden sebep sorar En öncelikli sebebim evvel – âhir hatır derim. Bir dost sınamaya kalksa boynumu önünde görür Amaç et ile kemikse işte sana satır derim. Ölüm meleği koluma yâr gibi girerse bir gün Yol azığım hazır durur, al terkine götür derim. Yaradan bilir özümü, hiç esirgemem sözümü Bedeli ölüm olsa da sözümü şen-şatır derim… Bahaettin Karakoç

Akşam Olur

Akşam olur mesafeler daralır Yollar kilitlenir, sesler aydınlık Bir rüzgâr eser ki türküyle ıslık Dağlar geçit vermez yolcuya Burası Anadolu'dur Mektup yaz Gün doğar, gün batar balam Sen uzaksın Sen uzaksın, gönül ister Ağlar da avutulmaz Akşam olur dağlar göbeğime oturur, İp boğazıma... sesim çıkmaz Karanlıklar katleder kanım akmaz Derim, şimdi biri kapımı vurur Vurmaz Burası Anadolu'dur Sen uzaksın Sen uzaksın, gönül ister Ağlar da avutulmaz Yıldızlar kınalı keklikler gibi suya iner Korkarım ürkütmekten Zayıfım, gidecek yeri bilmem Saçların, gözlerin davet eder Durulmaz Burası Anadolu'dur Zaman yorulur gönül yorulmaz Ama sen Sen uzaksın Sen uzaksın balam, gönül özler Beklerim, beklerim sabah olmaz. Bahaettin Karakoç                                            

Son Çağrı

Kan çok eski bir ırmak Bütün köprüler yıkık Sessizlikte ses korkak Ağ örüyor karanlık -Güneşin benim- derdin, Doğacaksan doğ artık! Aşk, çok eski bir bahçe Bıçak bıçak hıçkırık Gülleri ben suladım Ben'de kaldı kuraklık -Yağmurun benim- derdin, Yağacaksan yağ artık! Biz, o iki eski kuş Nedendir bu uzaklık? Tüm ormanlar kaybolmuş Kör kuyuda bir çıkrık -Kaderin benim- derdin, Güleceksen gül artık! Söz, çok eski bir çalgı Sularda titrer kayık Ben mızrapları kırdım Sen de kov gitsin, kıtlık... -Umudun benim- derdin, Geleceksen gel artık! Bahaettin Karakoç                                                        

Yaşlı Kadınlar Cemahiriyesi

Hep duldalı güz şarkıları mırıldanır yaşlı kadınlar Cennetle Cehennem arasındaki A'râf'ta İlkbaharları, yazları geçmiştir ömürlerinin Kışları birer buz çiçeğidir tozlu rafta Arada bir yürek kıpırdamasın deli deli Kaşlar biraz divanîdir, gözler biraz celî Eski aşklar ki kurutulmuş çiçekler misâli Uçuşup dururlar etrafta Kimi çiçek tomurcuğu, kimi bir kar topağı Kimi hep çile pişirmiş ve kapatmış kapağı Çok umur görmüşleri vardır ki bir yol sapağı Sanırsınız acele etmişler ömrü israfta Kimi tesbihini çeker, kimi Kur'an'ını okur Kimi gönül gergefinde ezgiler dokur Kiminin yüreğinde hâlâ bir kınalı keklik şakır Her genç kız kendi sonunu görür bu fotoğrafta Çokları hiç görmedikleri denizlere açılmamak için Her sabah güneşle birlikte yeniden yakarlar gemilerini Oyalı mendillere düğümleyip aşk yeminlerini Issız bir liman ararlar mushafta Dudaklar sigara kâğıdı, parmaklar kamış Gözler ürkek ceylan gözleri, renkli hülyâlara dalmış Sonunda şişedeki iksi...

Uyan Yarim

Uyan yârim, evimize gidelim Emanet yaşamak çok zor geliyor. Gerçi evlerin de bir ölçeği var Biraz eskiyince dap-dar geliyor. Cennet-i âlâ’da bir şölen varmış Hatice gülleri renk renk açarmış Güllerin kokusu firdevsi sarmış Uyan yârim gerçek bahar geliyor. Dağlara dehledim gönül atımı Gökyüzüne yazdım mâruzatımı Yolları tararım her gün batımı Sanırım ki çıkmış o yâr geliyor. Melekler söyleşti yüreğim duydu Yayıldı evrene binlerce uydu Sana ne ben doydum ne dünya doydu Sen uyurken bana efkâr geliyor… Uyan yârim evimize gidelim; Dağ Amanos, ova Amik ovası Yaramadı bize suyu-havası Gurbet Eller bize hep dar geliyor… . Bahaettin Karakoç

Bir Şiire Sığmayan

Haramın azıdişi gereksiz konan her zam Hiç âşık olmamışsa tam olur mu boş adam? Kara tüylü kırlangıç, her gün hamama gitse Kırlangıcın tüyünü ağartır mı bir hamam? Geometrik şekiller çiziyor kanatlarım Üzerinde uçtuğum ırmaklara tastamam. Yüreğim yıldızlara dokunur arada bir Başımı döndürür hep göklerdeki ihtişam. Şair kepenk indirip bir geziye çıkarsa Şiir kendini asar ve bozulur intizam. Ey dağlara gidenler, çiçeklere basmayın, Bir çiçek ezilirse artık kalır mı nizam? Akşamsefası gibi bir garip çiçek gönlüm, Uzaklardan bir yıldız göz kırparken her akşam. Aydınlatır eşyanın görünmeyen yüzünü Ve susar gizemli kuş, anlat de, anlatamam… Bahattin Karakoç

Kiraz Devşirmeye Gitmiştin Hani

Nerden gelirsen gel, yolu uzatma; Kavli erteleme, gönlüm kan ağlar. Her gamzeni sapan yapıp taş atma Camlar şangır-şungur, canda can ağlar. Hortuma dönüşür her toz bulutu, Gölgemin sırtında aşkın tabutu Vadiyi kucaklar görkemli dağlar, İntizarım yoktur, inkisarım var. Nasıl girersen gir, yüreğim senin; Deri geçir davul, tel takarsan tar. Çiy düşse üstüne ürperir tenin, Ay doğarken göle iner kuğular. Islığıma uladığım ezgiler, Yüreğime belediğim ezgiler, Hicranla tanıştım ah u zarım var İntizarım yoktur, inkisarım var. Ne dersen de, dinlemeye hazırım Yüreğim mekiktir, sesini sarar Bakışında parlar beyaz huzurum Bir karınca yuvasına yol arar Bekletme, nazlanma, konuş ne olur, Sensizlik bir çöldür ölümü solur, Geç kalan gelişler ne işe yarar İntizarım yoktur, inkisarım var. Adınla yaklaşsa bana birisi Havalar değişir, yer-gök gül kokar. Bir aşk mağduruyum umut dirisi, Dilekçem cebimde elimi yakar. Kiraz devşirmeye gitmiştin hani Çilek kokuyorsun vakte yaban...

Aşk

Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki, Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk. Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk. Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp, Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk. Sevgilinin otağını gökkuşağına boyayıp gece-gündüz, Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk. Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak, Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk. İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa, Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk. Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer, Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk. İsrafil’in Sur’unu ruhunda duymaktır aşk, Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk. Bahaettin Karakoç

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Ya...