hüzün yağız atlarla geliyor berfin’in el oyması sır sandığında naftalin kokulu bir kenttir hakkâri hakkâri dediğim çiçeklerden derlenmiş şiir güftesi her ne kadar dostluğa ve barışa akıyorsa da zap hüzün ötesi -ben sınır ötesini kanadı kırık bir yürek belliyorum muhtemelen kaçak uyrukludur tütün muhtemelen kan ve ağıt yüklüdür gam kokuyorsa gümüş tabakalarda fırat’tan nil’e havva’nın doğurduğu adem’in çocuklarıdır buralar da sevdalar kaç renktir fırat’tan nil’e kara elmas deryasıdır yedi düvelin can damarıdır firat’tan nil’e kan pınarıdır kara yağızlı mezra botan uşağı ay güneşten kaçak sevda ışınlamış kucakla güneşi /kucakla kırk haramilerden aşır da gel tabakası nemli tütün umudun ve hasretin ısıtır yüreğimi heybesi sevda yüklüm biliyor musun sevdan kimlere ölümdür delikanlının namlusunda ışıldarken tarutaze namusu hüzün yağız atlarla gelir gönül dağlarına sevda feri değmemiş devrin sevda yoksunu zalimleri ferman buyurmuşlar /ay doğarken haraç-mez...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"