Ana içeriğe atla

Kayıtlar

soysal ekinci etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Üsküdar'da Sabah

Kuşlar bile kafi gelir bu dünyayı sevmeme biz başkaydık; korkularım olmasaydı sevgilim ah!... Sen gülersin; martı açar Marmara, Üsküdar'da her sabah sen gülersin; yüzünün pembe tarlasında yüzlerce krizantem dermek için elsüremem, toplamaya yetişemem Soysal Ekinci

Sen benim şiirimsin

Sen benim şiirimsin Sen benim şiirim. Ben senin Alevli imgelerinde Yanmayı bekleyen Beyaz bir mum gibiyim. Öyle pürüzsüzce Süzülmeli ki ışığın karanlıkta Yağlanıp kirlenmeden Eriyip tükenmeliyim. Soysal Ekinci

Yoksa Ben Ölmek Yerine Durum Şiirleri mi Yazsam

1 Ihanetler silsilesinden geçtim Ne aşk, ne arabesk sevgilim Ben gerçekten kederdeyim 2 Mart yine soğuk geçti, uzadı sakallarım Düşman gibi bilinen tarafların ortasında şaşırıp kaldım (Eski yoldaşlarım, Yargısız infaz timleri, Ve bir de kirletilen doğanın sayrılık melekleri Üçlü bir ölüm çaprazına aldılar beni…) 3 Ne zaman düşünsem aynı Ne zaman üşürsem yağmur yağar Yoksullar koşar sokakta, Şimşek üstüne yıldırım, Yıldırım üstüne şimşek iner başıma 4 Sokaklar umutsuz dolaşılmıyor Şiir desen işsiz ve aç yazılmıyor (Bozkırda da öyleydi Yalnız kaldığımda Iki dağ arasında aç ve umarsız Sular beni çekerdi Orda; kille yıkanırdım başıboş akan kül nehrinde Dorukları kimin için boyardım şehvetin kızıllığına Belli değil sevgilim; Ben neleri sevmişim, kimlere bağlanmışım bilir miyim Şimdi ama, tek şey varsa bildiğim; Ormandaki kuşlarına aşıktım, Tıpkı tutkunlara edilen ihanetler gibi, Baharlarına doyamadan ayrıldım Bütün ömrüm Ufkun o tatlı renkleri altında ge...

Düşsel Sorgu

‘çılgınlıktır başkasına sunulmuş bir sevi bakışının arkasından koşturmak; en büyük yeminler bile samançöpü gibi kalır kandenizinde kabaran aşk dalgası önünde..’ – Soysal Ekinci Düşsel Sorgu .. -XI- deldi toprağın karnını yine en yumuşak yerinden. yöneldi ekinlerine bir on yıldır kendi yatağının derinliklerinde akan yeraltı ırmakları, kavrulurken başaklar, görünmeyen alevlerin içinde birer mısır tanesi gibi patlayan. havada yağmur, havada sürüp giden bir ıslaklığın gittikçe yaklaşan karartıları var. ey geceleri düşlerime yalnız elleriyle gelen kadın. ey düşlerime akan dalgaları mavi gömlek, etekleri yeşil nehir. ey sonsuz karışımlarıyla yüreğimin bunaltısı şehir; geleceği bana bağışla! bağışla ki, şartı budur yüreğimin mutlak sevgiye dönmeye. bağışla ki, dökeyim sırtımdaki bütün acı taşlarını senin deli sularına… -XII- gerilmiş bir keman telidir yüreğim. şimdiden hazırla kendi yüreğindeki mızrabı; yüreğimin tellerine incitmeden nasıl dokunduracağını. hiç bilinmez...