Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nurullah Ataç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yalnızlık

   Eskiden arkadaşlarım, gönüldeşlerim vardı, arardım onları, bir gün görmesem edemezdim, özlerdim. Şimdi aylar geçiyor, ne onlar beni arıyor, ne de ben onları...     Konuşmak, ne üzerine konuşacağım? Tükettim bütün konuşacaklarımı. Ne söyleyeceğim kaldı, ne de öğrenmek istediğim. Şimdi düşünüyorum da anlıyorum: Oldum bittim çok değilmiş benim konuşacağım nenler: Üç dört konu, hepsi de o. Kim bilir ne türlü sıkmışımdır eskiden konuştuklarımı. Beni ilk gören, benimle ilk konuşan, benim bir değerim olduğunu, birçok nenler bildiğimi sanabilir: Dağarcığımda ne varsa hepsini önüne dökerim de onun için. Bir daha görüşüşümüzde gene onları açar, gene onları söylerim. Karşımdaki de çabucak anlar aldandığını, bir daha aramaz olur beni.  Kapanıyorum evime, yatağıma uyanıp okumak istiyorum. Okumadığım nice betikler var, alıp alıp yığmışım. Kendime çok okuyan bir kişi süsü vermek için. Baskalarını da, kendimi de kandırmak için, başkalarından çok kendimi...     "Yal...

Son Gül

Avni'ye İşte son gül soluyor Gizli ve kinli eller Yaprakları yoluyor Çiçeklerle beraber. Ağaçlardan süzülen Bir asabî uğultu, Bahs ederek hüzünden, Yaralıyor sükûtu. Gösteriyor her bakış Bir ürperme, bir korku; Her yüreğe uğramış Sanki hicrânın oku. Sonbahârın zehrinden Gönlüm hisse alıyor; Titre, ruhum! derinden: İşte son gül soluyor. Nurullah Ataç

Gençler

Gençlerle konuşmayı eskiden severdim. Günden güne tat almaz oluyorum onların sözlerinden. Bakıyorum da çoğu bir örnek, bir ayrılık, bir çeşitlilik yok dediklerinde. Birini dinle, birini dinlemiş gibi oluyorsun. Kendi kendilerine düşünmüyorlar da çevreden topladıkları yalan yanlış yargılarla, iri lakırdılarla yetiniyorlar. Yüksek sesle konuştular mı, büyük bir iş görmüş gibi seviniyor, övünüyorlar. Gerçekten tatsız mı onların konuşmaları, gerçekten yavan mı? Yoksa ben pek yaşlandım, pek kocadım da onun için mi anlayamıyorum artık onları? Dilerim doğrusu bu olsun. Kendimizden umudumuzu kesmek ağırdır ya, yarından umudumuzu kesmek daha da ağırdır. Salı, 24 Ocak 1956

Düşe Çağrı

Severim gerçekçi edebiyatı. Bu yaşa değin en çok onun ürünlerini, o yolda yazılmış hikayeleri, romanları, hep o çığırı öven denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikayede, bir romanda anlatılanların, gerçekte olanlara benzememesi, çok kimseler gibi benim için de büyük bir suçtur. Peri masallarından, dev masallarından çocukluğumda bile pek hoşlanmadım. Olmayacak şeyler, benzerleri görülmeyecek insanlar anlatan hikayeler arasında beğendiklerim yoktur demeyeceğim, ama onlarda da gerçeği aradım: "Bütün bunlar gene bir doğruyu söylüyor, ancak yazar gerçeği bir düşle örtmüş, kaldırın o örtüyü, arasından bakın, gerçeğin ta kendisini, çırılçıplak doğruyu bulursunuz" diye düşünürüm. Bunun içindir ki bugünkü yazarlarımızın çoğunun gerçekçiliğe özenmelerine göneniyorum. Bize hayatı anlatıyor, her gün gördüğümüz insanları tanıtıyorlar, okurlara çevrelerindekilerin de kendileri gibi düşünen, duyan, dertler çeken birer varlık olduğunu sezdiriyorlar. İnsanoğlu, çoğu bencildir, yalnız kend...

Aşk gibidir şiir

Aşk gibidir şiir de: Söyleriz, söyleriz, çok şeyler söyledik gibi gelir bize, bir de bakarız ki bir şey söyleyememişiz, hep çevre de dolaşmış da öze değememişiz. Nurullah Ataç

Melâl Perisi

Bağrıma bir gece çöktü ağlama, Bir garip hayâlet girdi rüyâma, Dedi: "Sen âşıksın artık akşama: Çünkü ben gönlüne keder getirdim. "Duyurmadan geçer sevginin günü, Neşe bu cihânın dönmez sürgünü, Al armağanımı ve yar göğsünü: Yarası kapanmaz hançer getirdim. Beni gördün, artık çıkmam aklından, Titreyerek kaçar sana yaklaşan, Al kanlar fışkırır elini sıksan: Her yanı dikenli güller getirdim. Bahâra erişip düşme emele, Derdini yavaşça geceye söyle, Başını eğip de şarkımı dinle: Hicrân illerinden haber getirdim. Nurullah Ataç

Akşam Şarkısı

Önümüzde gölgeli yollar Açıldıkça sessiz ve ıssız; Gezdik, gezdik geç vakte kadar... Ne söyledik biz orada yalnız? Gönlümde sevgiler vardı, Çünkü akşam pek füsunkârdı. Ne söyledin? Ne söyledimdi? Hoş bir masal; belki bir yalan.. Hep unuttuk onları şimdi. Dönüyorken biz o yollardan Ellerimde ellerin vardı, Çünkü akşam pek füsunkârdı. Nurullah Ataç