Ana içeriğe atla

Kayıtlar

mehmed kemal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fuzuli Gibi

Ne varsa aşkta var aşkta Gerisi fasa fiso Mehmed Kemal

Öğle Rakıları

Buyurun içelim birer kadeh Güzeldir öğle rakıları efendim Unutulmaz Bir kadından söz eder gibi Utangaç, gizli yasak Burası Arnavutköy efendim, Eskiden ne güzel yerler vardı Bir şilep geçiyor, bir tanker, Bu Tarsus gemisi bizim Karadenizden, seferden dönüyor Sağlığa içelim, iyiliğe Mutluluğa diyemem, dilim varmaz Bugünlerde pek mutlu olanımız yok Bakın denizin mavisi bitti Çerçöp döküyorlar, ne derler Çevreyi kirletiyorlar Görgüsüz oldular çok İttihatçılardan bu yana Bet bereket kalmadı Enver Paşa'nın mı dediniz, Hayır, Naciye Sultan'ın Kuruçeşme'deydi bilmezsiniz, Kömür mezarlığı bütün kıyılar Tekel mekel, Galatasaray adası Onlar da öyle efendim, Hoyrat, ne oldum delisi Boğaz da kalmadı artık Beşiktaş'tan başlardı Bebek de bitti Ya şu yeni yetmeler efendim Boğazlı oldular Yahya Kemal Beyle evet Dalgın sular, körfez, martılar Kalmadı efendim kalmadı Saat başına efendim Birkaç yunus geçerdi Ne mi oldu, öldüler Bilir misiniz efendim ...

Hal

Bir tencere kaynar ocakta, Et mi kaynar, dert mi kaynar Bilinmez. Bir adam gezer sokaklarda İşi var mı, gücü var mı Sorulmaz. Ekmek umar, aş umar evdeki Bulunsa da, bulunmasa da Darılmaz. Çağırırlar, çağırırlar da dost Karlı dağlar ara yerde Varılmaz. Mehmed Kemal / 1954

Sevda Üstüne

I Bu şiir sevda üstüne Tarafımdan yazılmıştır Akşam olmuş ay yükselmiş tepeye Bir çift göz var süzülmüştür Nice âşıklar yol boyunca Kalem kalem dizilmiştir Bu şiir sevda üstüne Tarafımdan yazılmıştır II Ne kadar yabancısın çağrışıma Gövel ördek gibi ürkek bakışlım Bir büyük şehirde yaşıyoruz ikimiz Ben gündelik ekmeğimin peşinde Sen daktilosun yanında bir avukatın Günler nasıl olsa geçer Boş ver gamına kederine hayatın Güzelliğinle teselli bulurum Gönlümde daim olsun saltanatın III Bana hayal etmek düştü Kocandır koynuna giren Bu hasretlik bana vergi felekten Serencamın türkü oldu dillerde Civan ömrüm çürüdü Samur saçlım kibar benlim sevdiğim Kim çekmiştir benim kadar hasretini kahrını Aç karnına yana yana döne döne döşekte Mehmed Kemal

Eğilip Suyunu İçtiğimiz Çeşme

Hani büyük korkular başlayınca insanda, Sıkılır yüreği, ölecek gibi olur; Ne dost sevgisi, ne yar sevgisi, Ne varsa hepsini bırakıp gitmek ister Nereye, kime, niçin? Demeden. Ölüme benzer, ölüme yakın, Bir şeyler duyar içinde açıklayamaz, Yumuşak, yavaş, ılık Nerdeyse uzatsa elini dokunacak, Belli, besbelli kumaş gibi, Yorumlanamayan, birikmiş, toplu, O bildiğimiz düşüncele benzeyen Birçok sorulardan örülmüş; Kırmızı mı, mavi mi, yeşil mi? Ne idüğü belirsiz gibi görünen Her şeye yakın, aşk içinde Yaşama gibi, macera kıvamında, Sevilen, tapılan, yanıp yakınılan Nerdeyse yanıbaşında, selam verecek O, omzuna dokunup geçen, Akşamları çileden çıkaran Her şeyi büyük azgınlığına alıştıran Bizim bildiğimiz, bizim duyduğumuz, Yayan yapıldak peşinde koştuğumuz, Bozlağa, uzunhavaya, mayaya benzer, Bir Anadolu türküsü, yanık, hazin Eğilip suyunu içtiğimiz çeşme... Mehmed Kemal

Pervane

Seni bir görüp bir yitirmek seni, Seni bir görüp bir yitirmek, Gür bir ormanda ayrı türden bir ağaç gibi, Hedefine varmayan bir serseri kurşun, Ya da bir büyük kavganın dışında kalmak, Yatağını şaşırmış bir nehir olmak, Bilmediği denizlere akmak ya da, Ihlamurlar kokan bir parkın içinde Ünlü heykeller ortasında, Ünsüz dolaşmak ya da; Hiçbiri bu duygusal kederin benzeri değil, Benzeri değil hiçbiri; Bir roketten uzaya atılmak, Kocaman şaşkın adımlarla yürümek, Adını bilmediğin gezegenlerin üstünde, Dağların, ovaların, akarsuların üstünde, Aklı karalı bulutların üstünde, Egemeni olmak evrenin; Bir de seni bir görüp bir yitirmenin yalnızlığı. Seni bir görüp bir yitirmek seni, Seni bir görüp bir yitirmek, Benzemiyor bunların hiçbirine; Bir bulup, Bir yitirmeye, Benziyor, Sadece. Mehmed Kemal