Sanki son olduğu belliydi.. Uzun zaman sonra ilk kez gerçek bedeniyle karşı karşıyaydım. Tahmin ettiğim gibi yüz hatlarını unutmuştum.. Sadece o mükemmel ayrıntısız görünüşü aklımdaydı. Şapkası, her şeye rağmen hastalıksız gibi duran bedeni, insanın içini titreten gözleri ve güvende hissettiren elleri… Hafızamda geriye doğru bakarsak; dedem hiçbir zaman kötü biri gibi kayıtlara geçmemiş. Hep iyi, sevecen, sıcak kanlı.. Karşılaştığımız anda da öyleydi gözümde… Benim bitanecik dedemdi. Odaya girdiğim an “Ayşe’n geldi hacı dede” dedi bir kadın. Sonra dedem ağır bedenini bana çevirip gözlerime bakarak “Ayşe’m” dedi. Ne diyerek karşılık verebilirdim ki? Karşımda ki bir yabancı gibiydi… Dede diyebildim gerisi gelmedi… Aslında ona söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki. Görüşmediğimiz 13 sene içinde anlatacak çok şeyim olmalıydı, ama olmadı. Babam ellerine kapanıp “affet” dedi suçluymuşçasına.. O da cümlesini devam ettiremedi ellerine kapanıp ağladı! Bir baba ağlar mıydı ki? O gün ...