Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Czeslaw MILOSZ etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Campo Dı Fiori

Roma, Campo Dı Fiori; Zeytin ve limon sepetleri, Şarapla yıkanmış, Çiçeklerle bezenmiş kaldırımlar, Masalara saçıyor satıcılar Pembe ürünlerini denizin, Siyah üzüm salkımlarını, Tüyleri üzerine düşen şeftalilerin. İşte tam bu meydanda Yakıldı Giordano Bruno; Tutuşturdu cellat, Bakışları altında, meraklı serserilerin Ve daha sönmemişti alevler, Doluverdiğinde tavernalar; Başlarında zeytin ve limon sepetleri, Ortalıkta dolaşırken satıcılar. Varşova, güzel bir bahar akşamı; Anımsadım Campo di Fiori'yi, Atlı karıncaların yanı başında; Neredeyse sıçrayıverecekti Parlak gökyüzüne genç çiftler, Gizlerken kıvrak bir ezgi, Getto'nun duvarları ardında Patlayan silah seslerini. Ve havada yakalıyordu Atlı karıncalarda eğlenenler, Rüzgarın yanan binalardan getirdiği Siyah kurum tanelerini. Ve yangınlardan gelen rüzgar, Savuruyordu genç kızların eteklerini. Varşova'da güzel bir pazar günü Neşeyle gülüyordu insanlar. Anlayan çıkar mı dersiniz bu tarih dersi...

Karşılaşma

Donmuş tarlalardan geçiyorduk bir vagonla şafakta. Kızıl bir kanat havalandı karanlığın içinde. Ve birden koşarak bir tavşan geçti yoldan. İçimizden biri eliyle gösterdi bize. Aradan çok zaman geçti. Artık ikisi de sağ değil, Ne tavşan, ne de tavşanı eliyle gösteren adam. Ah sevgilim, nerdeler, nereye gidiyorlar Elin çakıp sönüşü, koşunun hızı, çakıl taşlarının hışırtısı. Çektiğim acıdan değil, meraktan soruyorum. Czeslaw Milosz

Mutlu Bir Hayat

Bereketli hasatların olduğu yıllara rastladı yaşlılığı. Ne depremler vardı, ne kuraklık, ne de sel baskınları. Sanki bir düzene girmişti mevsimlerin değişmesi, Yıldızlar daha parlak, güneş daha güçlüydü. En uzak illerde bile savaşlar sürmüyordu artık. Birbirleriyle dost geçinen kuşaklar yetişmişti. Alay konusu olmaktan çıkmıştı insanın akılcı yanı. Acı geliyordu ona böyle yenilenmiş bir dünyaya veda etmek. Utanç ve kıskançlık duyuyordu kuşkusundan, Yaralı belleği de kendisiyle yok olacak diye mutluydu. Ölümünden iki gün sonra bir kasırga kavurdu kıyıları. Yüz yıldır sönmüş duran yanardağlardan dumanlar tüttü. Lavlar yayıldı ormanlara, bağlara, kasabalara. Ve savaş başladı adalardaki bir çatışmayla. Czeslaw  MILOSZ Çeviri : Cevat ÇAPAN

Gece Bitti

Gece bitti Ay eriyor doğan günde Battı batacak sulara Bu ovada eylül ne kadar diri Çayırlar yemyeşil Bahar toprakları sanki güneyde Bıraktım eşi dostu Eski bahçelere gittim gizli gizli Seni anmak için tek başıma Sen Ay'dan ötelerde bir yerdesin Burda gün doğarken Nal sesleri gelirken kaldırımlardan Czeslaw  Milosz

SUNU

Sen, kurtaramadığım insan Dinle beni. Anlamaya çalış bu yalın sözleri, başka türlüsünü söyleyemediğim için. Yemin ederim ki, söz büyücülüğü yok bende. Bir bulut ya da ağaç gibi sesleniyorum sana. Bana güç veren şey, ölümcül bir darbeydi senin için. Birbirine karıştırdın kapanan bir çağla yeni bir çağın başlangıcını, Nefretin esiniyle lirik güzelliği, Gözü kararmış güçlü usta işi biçimi. Sığ Leh ırmaklarının koyağı işte burası. Ve koca bir köprü uzanıyor Beyaz sislere. Parçalanmış bir kent bu Ve ben seninle konuşurken Martı çığlıklarını savuruyor mezarına rüzgâr. Şiir nedir ki, ulusları ve insanları Kurtaramıyorsa eğer? Resmî yalanlarla dolu bir suç ortaklığı, Biraz sonra boyunları vurulacak sarhoşların söylediği bir türkü, Lisesi toy kızların okuma ödevleri. Bilmeden iyi şiiri aramış olmam, Şiirin tek amacını, biraz geç, anlamış olmam, Bunda, yalnız bunda görüyorum kurtuluşumu. Eskiden darı ya da gelincik tohumu serperlerdi mezarlara Kuş kılığında dönecek ölül...