Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ahmet Mücahit Bülbül etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düşük Ciğer

Tuhaf bir mevsimi var yokluğunun, Eksiliyor insan.. Eğilip topluyorum ardın sıra dökülen geceleri Sarıp sarmalıyorum koynumda, Seviyorum, Lakin olmuyor. Orak, nasıl ki biçer harmanı ; Öyle söküp aldı seni benden zaman. Arta kaldın, Tümüyle bitmedin bende. Sen gideli beri dağınık etraf. Hangi şiiri okusam, eksik, Hangi cam kenarı koşsam, kalabalık Ve hangi tabuta sığınsam, umut dolu.. Âh. Uzatsan ellerini ciğerim düşecek, Baksan yerle bir olacak bu can. Ki gelişinin hayaline yetmiyor mecalim. Koca bir adam gibi duruyor olmayışın, İrkiliyorum. Bir ağaç kovuğu arıyorum saklanacak, Bir şiir ya da, yaralarımı saracak.. Hangi şair evlat edinir bu acıyı, bilmem. Vazife senin ; Ölüyorum, Bir şiirler yapsana.. Ahmet Mücahit Bülbül

Kapına Geliyorum Bugün

Gökyüzündeki tüm mavileri toplayıp basmadan yol-üstü papatyalarına boynunu düşleyerek ve düşmeden kapına geliyorum bugün Yamalarımdan taşan yaralarımla öperek bir nehri yatağından ellerimi toprakla yıkayarak ve kurulamadan kapına geliyorum bugün Alıp gırtlağımdaki güvercin ölüsünü ürkütmeden tel-aşığı posta kuşlarını keskin gagalarından öperek ve ıslatmadan kapına geliyorum bugün Bütün güzel okul-bahçesi çocuklarıyla dokunmadan ceplerindeki mendile sırma saçlarını okşayarak ve harçlıklarıyla kapına geliyorum bugün Ve n’olur gül kurusu sevgilim gülen yüzünü düşürmeden yeşil bahçelerin kapısı önünde nar çiçeklerini sularken bekle bizi kapına geliyoruz bugün. Ahmet Mücahit Bülbül