Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Yol Üstündeki Semender etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İNSANLIĞIMI YİTİRİRKEN

Kadınlar bana erkeklerden katbekat daha anlaşılmaz geliyordu. Ailemde, kadınların sayısı erkeklerden fazlaydı. Akrabalarımın da kız çocukları çoktu, ayrıca şu "suçlu" hizmetçi kadınlar da vardı, yani küçüklüğümden beri kadınlar arasında oynayarak büyüdüm desem abartmış olmam. Fakat o kadınlarla gerçekten ince bir buza basıyormuşum gibi duygular içinde iletişim kurmuştum . Neredeyse hiç anlam veremiyorum. Bu benim için sislerin ardında, kuyruğunu yakalayamayan bir kaplan gibi hissettiren ve erkeklerin kamçılarının açtıklarından farklı, iç kanama geçirirmişçesine sancıyan, iyileşmesi zor bir yaraydı. Kadınlar kendine çeker ve fırlatıp atarlar, kendilerini diğer insanlardan daha aşağı konumda ve silikmiş gibi gösterir, el ayak çekildiğinde sımsıkı sarmalarlar, ölmüş gibi derin uyurlar, belki de uyumak için yaşıyorlardır. Bunlar haricinde de çocukluğumdan beri kadınlarla ilgili pek çok gözlemim olmuştu, aynı insan türü olmakla birlikte, erkeklerle tamamen farklı canlılar gibiydil...

İÇİMDEKİ O KORKUNÇ BOŞLUKTAN SESLENİYORUM

İçimdeki o korkunç boşluktan sesleniyorum İşte o boşluktan-haydi beni anlayın biraz - Yani bir adım daha atsam düşeceğim uçurumdan Ben işte oradan oraya ölümle oynayaraktan Hayatı, yaşanmış onca anıyı, boşa sayaraktan Bakmayın öyle ilk defa görüyormuşçasına Bakmayın-oradan bakılınca biraz deliyim- Başka bir yerden başka bir şekille Başka bir dünyadan başka bir biçimde  Olmadı işte olmadı Her şeyin anlamını çözeyim derken Kendi anlamımı kaybettim bir köprü altında  Uzakta bir şehrin ışıklarında Kapıda, kapıların sonsuza açılışında Anlatımsız ve çağrışımsız kırmızı dudaklarında bir güzelin Bakmayın siz, ben çoktan yitirdim tüm umutlarımı Yaşamak olsun diye yaşıyorum zaten Herkes beni yaşıyor sansın diye soluk alıyorum Anlatıyorum, yoruluyorum, bunalıyorum... acıkıyorum Biraz da... Hani ben unuttum da her şeyi! Bir günü Defalarca aynı günü, yaşar gibiyim.. Bir günde durmuş sanki hayatım da  Bilinmeyen bir adaya sürüklenir gibiyim  Adını koymalı bunun da her şeyin adını ...

Gabuzzi

Can İren için Öyküme Gabuzzi adını veriyorum Gabuzzi kimdir ya da nedir Ben Gabuzzi’ yi tanıdım mı Şimdi ortaya bir Gabuzzi sorunu çıkıyor Gabuzzi deyince ben neyi anımsıyorum Manik depressivler kendilerini değil başkalarını öldürürler Diyor Süm Ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı Bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum Hiç kimseyi öldürmedim ben Rahibe okulunda okumuş olmak gençken ki ben hep gencim Hiç ölmeyeceğim işte Ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum Ölmemekte bir çeşit ölüm mü İçim seviniyor gene bu kaçıncı sevgi sevgi mi Sevinç mi Artık sözcüklere inanmıyorum sözcükler yanıltıyor beni Ağzım kafamdan ırak neye yakın ağzım Ninni gibi böyle dinle Herkes uyuyor Ben de uyuyorum de Işığı kapa da seni de uyutayım Kalemi yoksa birine mi verdin çok güzel kalemdi o Kapuskanın içinden Bunni ‘nin saçı çıktı Gerede’de karlar altından çiğdemler çıkar Esentepe’de Gabuzzi huzur evine gitmiyor Ve Çemberlitaş’ta bir bonmarşe var Bir odaya iki kişi yatırdıkları için Ve huzur bulamadığı i...

Sözcüklere gerek kalmadan beni anlayacaklarını sandım

Lahey, Pazar civarı, 7 Mayıs 1882 Theo van Gogh’a Bu mektubun içeriği hakkında Mauve’a söylemek isteyeceğin şeyleri sana bırakıyorum ama daha ötesine geçmesine gerek yok. Sevgili Theo, Bugün Mauve’la karşılaştık, aramızda çok kötü bir konuşma geçti, bundan sonra onunla hiçbir zaman barışamayız artık. Mauve o kadar ileri gitti ki artık dediklerini geri alamaz, zaten almak istemez . Gelip çalışmalarımı görmesini, oturup konuşmamızı rica etmiştim. Düpedüz reddetti: “Kesinlikle sizi görmeye gelemem. O iş bitti.” En sonunda ise “pis bir karakterin var,” dedi. Bunun üzerine ona arkamı döndüm -kum tepeciklerinin oradaydık- ve yalnız başıma evime yürüdüm. Mauve, “ben sanatçıyım” dememden alınmış. Ben bu sözü geri almam çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla bulmaksızın hep arayış içinde olmayı ima ediyor haliyle. “Artık biliyorum, aradığımı buldum” demenin tam tersi. Bildiğim kadarıyla “Arıyorum, peşini bırakmıyorum, bütün kalbimle uğraşıyorum” anlamına gelir bu söz. Ama benim de kulaklarım işitiyor...

Sınıfı geçmek için dua

kendimden başka kimseye kızmıyorum kendime yakıştırmadığım her davranış her söz kalbimi içinde Yusuf’un olmadığı bir kuyuya düşürüyor yaşamaktan sınıfta kaldım oysa sınıfımı geçmek için anneme söz vermiştim ölüm hak, ecel gerçek ancak merhametsizlikten de ölüyor insanlar omuzlarımda dağlar avuçlarımda ardıç kuşu taşıyorum ve kalbimde umudum Allah’ım… her hatamdan sonra merhametinle yeniden fırsat veriyorsun utanıyor, nadim oluyor ve şükrediyorum konuşmaya sözüm, başımı kaldırmaya yüzüm yok. Allah’ım… gönlümü, davranışlarımı, sözlerimi sıraya koymama yardım et günahkarım, başım önümde, mahcubum cennetinden ayakta duracak kadar bir yer istiyorum. İbrahim Çolak

Görüşürüz İhtiyar

İnsan ömür boyu kendine dolanan bir bağ Gibi konuştu, gibi söyledi, gibi sevdi Seyrek neşe, biteviye dalgınlık, borçlu sabahlar Bir şehrin ortasında hep yaşıyor gibi yaptı İlkeli ve tarafsız bir haber gibiydi yeryüzünde Herkes dinliyor gibi yaptı, çiçekler hariç Hiçbir markaya yer açmadığı göğüs kafesinde Biraz tütün biraz susam kırıntıları vardı Herkes derdi, herkes farklı yerlerinden sancıyor Oysa kader bulanık değil, her şey çoktan olmuş Gibi çekildi, gibi sustu, gibi tek başına Anlatmadı yağmur neden ıslatmıyor toprağı Gitti ama bilseniz kimse görmedi gidişini Koca bir günah gibi yürürdü, öyle durdu Öldü bir suç olarak bir itiraz olarak öldü Çıktığı bütün yollara yüreği dağıldı Yağız Gönüler

Şiir

Aklımda başka, bambaşka şeyler, Peşinde gibi bulunmaz hazinenin Adım adım, birer birer Yoldum tüm gelinciklerini bahçenin Tıpkı öyle, bir gün, bir kurak Yaz günü, kıyısında bir tarlanın Koparıp alacak başımı ölüm Kayıtsız ve dalgın Marina İvanova Tsvetaeva

Dünya Burukluk Listesi

Not: Dünya burukluk listesini yaparken tamamen taraflı davrandım. İsimleri kendime göre seçtim. Listeyi daha fazla uzatabilirdim. İsteyen listeye istediği ismi ekleyebilir. Ama bütün titiz çalışmalar ancak buruk olmayanların, nefesi yetenlerin işidir. Hazreti Adem : Adem kimseye baba diyemedi. Hazreti Yusuf : Kuyuya atılan hangi çocuk bir daha kahkaha atabilir ki? Yunus Emre : Sol böğrümde ince bir dert / Batar Yunus Yunus diye. Bülent Parlak : Burukluğu fark etmesem, kendimi burukluğa yazmazdım. İlhami Çiçek : Onda dünyanın bütün taşlarını sırtında taşır gibi bir hal hep vardı. Beşir Fuad : 1887 yılında ameliyatını kendi icra etti. Gerard de Nerval : Yazık! Ben ölürsem her şey ölecek demek. Sadullah Paşa : Viyana’da sefir iken Türkiye’ye kendisi değil, cesedi. Hüseyin Türkoğlu : Üniversiteden arkadaşımdı. Bir şubat sabahı, 2015’te bileklerini. Şahidim burukluğuna. Tokadizâde Şekib : 1932’de oğlunu kaybettiği gün başına bir silah dayadı. Galib Efendi : Bir gün daha yaşamak istemeyecek ...

Kar Parçaları

KEKELENEREK DİLE GETİRİLECEK DÜNYA, onun konuğu olacağım ben, bir ad terlenecek duvardan aşağıya, ve bir yara yalayacak o duvarı aşağıdan yukarıya. DUYDUM Kİ, BALTA ÇİÇEK AÇMIŞ, duydum ki, o yer adlandırılamazmış, duydum ki, o yere bakan ekmek asılan adamı iyileştirirmiş, kadının o adam için pişirdiği ekmek. duydum ki, onlar hayat için tek sığmak derlermiş. TAŞLARIN atılması böceklerin arkasından. O sırada gördüm ki, içlerinden biri yalan söylemiyordu, çaresizliğime alıştım, diyerek. Tıpkı senin yalnızlık fırtınan gibi, o da başardı enginlere yayılan bir sessizliği. TARLAFARESÎNİN sesiyle cikliyorsun yukarı, keskin bir ayraçla, beni gömleğimden tenime kadar ısırıyorsun, seni gölgelerle ağırlaştıran konuşmamın ortasında, ağzıma bir bez kapatıyorsun. LARGO Sen, ey yoldaşım olan başına buyruk yakınlık: kocaman bir ölümün büyüklüğü ile yatıyoruz birlikte, zaman - ötesi ise inlemekte senin soluyan gözkapaklarının arkasında, bir çift karatavuk asılı yanımızda, ta yukarıdan geçip giden ikimiz...

Zilif

Şimdi — Zilif için 14 Temmuz [-------] Sevgili Kızım, zorlukla yazıyorum. Elim rahatsız, titriyor.  Onun için, yazım çarpık-çurpuk oluyor. (Bu küçük defteri de kendim yaptım; sayfalan keserken o da biraz eğri-büğrü oldu.) Kusura bakma.  Yazdıklarımı şimdi okurken, beni iyice anlayabilecek konumda olacaksın — yıllar geçecek; büyüyeceksin. O zaman, bana küçükken beslediğin duygular, belki bir-iki anıya sıkışıp kalmış olacak; belki de, kocaman bir boşluğun incecik çeperleri durumuna gelecek; ama bu cılız anılardan onların anlamını çıkarabilecek yaşa gelmiş olacaksın; yıllar boyunca da, düşüne düşüne, çıkaracaksın. Bunu umuyor değil, biliyorum; çünkü sende, daha o yaşında bile, o anlamı kavrayacak gücü görmüştüm — yani, şimdi, görüyorum... Anımsıyorsundur: Senin için, “Benim kızım insan olacak” demiştim. Sen, benim bu sözümü o anda beynine kazımış, ama yüzüme de hayretle bakmıştın — o hayretini anımsıyorsun, değil mi?  Evet, gururla, biraz da övünçle söylemiştim o sözü (bab...

İntihar Şiirleri Bercestem & Edebiyatta İntihar

İntihar, bilinçli bir tercih sonucu             uygulamaya konulduğunda, insanın              mutlak anlamda "birey" olması,              bireyselliğini mutlaklaştırmasıdır.             Bir tür "tanrı"lıktır... Hüsamettin Arslan “İzimi süren bir panter var: Bir gün beni öldürecek olan;… …Adımlarını durdurmak için yüreğimi fırlatıyorum, Susuzluğunu dindirmek için kan saçıyorum; … O yiyor, ama yine de ihtiyacı yüzünden yiyecek arıyor, Mutlak bir adaklığa zorluyor… …Panter merdivende Yukarı çıkıyor.” Sylvia Plath Bize ne başkasının ölümünden demeyiz çünkü başka insanların ölümü en gizli mesleğidir hepimizin başka ölümler çeker bizi ve bazen başkaları ölümü çeker bizim için İsmet Özel İntihar diye bir şey Yok bu dünyada. Ölümle biten bir intihar yok. Asıl intihar Gün gün yaşamakta Ahmet Erhan dün gece bir kadın doğurdu haliç bir kuş havalandı galata kulesi’nden m...